Bünyamin ALTINTAŞ'ın 5 Mayıs 2023 tarihli yazısı: Ebeveyn Nafakası Nedir?
Son yıllarda özellikle köyden kente göç nedeniyle geniş aileden çekirdek aileye evrildiğimiz ve doğal sonuç olarak aile bağlarımızın zamanla gevşediği sıkça dile getirilir oldu.
Kentleşme ve endüstrileşme sürecini henüz tamamlamayan Türkiye’de yapılan araştırmalar boşanma oranının ortalama yüzde 15 civarında gösteriyor. Dünya ortalamalarına göre bu oranın düşük olduğu dile getirilse de bu oranın her geçen yıl artığını da belirtelim.
Türkiye’de son yıllarda artan boşanmalar doğal olarak nafaka davalarının da artmasına neden oluyor. Gelişmiş Batılı ülkeleri aksine Türkiye’de süresiz nafaka uygulaması var ve bu süresiz nafaka mağdurlarının her geçen gün artmasına sebebiyet veriyor.
Süresiz nafaka mağduriyetleriyle ilgili zaman zaman bizler de haberler yapıyoruz ve durumun içler acısı olduğunu daha iyi anlıyoruz.
Boşanan eşler arasındaki nafaka tartışmalarını şimdilik bir kenara bırakıp kendisi refah içinde yaşarken anne-babası, kardeşleri ve çocukları yoksulluk içinde yaşayan “hayırsız evlatlar” konusuna bir göz atalım.
Esasında Türk Medeni Kanun, nafaka çeşitlerini sayarken bir de “yardım” nafakasından bahsediyor. İlgili madde aynen şöyle diyor:
“Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu (anne ve babası) alt soyu (çocukları) ve kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.”
Elbette bir kişinin maddi durumu yerindeyse anne babasına ve çocuklarına yardım etmesi vicdani bir görevdir. Eminim toplumun geniş kesimi de yardıma muhtaç olan anne babası ve çocuklarına yardım ediyordur.
Aksini yapan, yani kendisi refah içinde yaşarken anne ve babası ya da çocukları yoksulluk içinde yaşamaya devam ediyorsa biz toplum olarak o insanları hoş karşılamaz ve kınarız.
Ancak toplumda yerleşik “hayırsız evlat” gerçeğini de bir kenara bırakamayız. Sayıları az da olsa kendisi refah içinde yaşayan ancak anne babası yoksulluk çeken birçok kişi var.
Kanuna göre yoksulluk içinde yaşayan anne babaların çocuklarına dava açma hakları bulunuyor. Aynı hak çocuklar için de geçerli.
Nitekim yardım nafakası davalarının da soy yıllarda giderek arttığına yönelik haberler de geliyor.
Yardım nafakası davalarında da hukuki sürecin diğer nafakalarda olduğu gibi işlediğini belirtelim. Örneğin bir anne baba çocuğu için yardım nafakası davası açtığında ve bu da mahkeme tarafından karara bağlandığında hayırsız evladın bu nafakayı ödeme zorunluluğu var.
Eğer zamanında ödemez, ya da eksik öderse icra yoluyla tahsilat yolu açık. Hatta hapis cezası bile mümkün.
Esasen insani ve vicdani bir görev olan ebeveynlere yardım konusunun hukuki temellere dayandırılması elbette hukuk devletinin bir gereği. Ancak bu konunun yine de vicdani boyutta kalması daha iyi olmaz mı?