Handan IŞIKSAL'ın 14 Mart 2024 tarihli yazısı: Estetik Algısı

Güzellik algısı, geçmişten günümüze kadar sürekli değişen bir kavramdır.

Değişen yaşam tarzıyla birlikte insanların estetik algısı da epey bir farklılaşmış durumda. Doğallıktan uzak, yapmacık, kendine ait olmayan ne varsa güzel kabul edilmeye başlandı. Oysaki doğal güzelliğin, gerçek güzellik olduğunu kimse kabul etmiyor.

Giyim tarzları, kullanılan takılar, saç modelleri dâhil birçok moda anlayışında geriye dönüş söz konusuyken yüz veya vücut biçimleri konusunda gün geçtikçe yeni estetik algılar oluşmaktadır.

Kişilerin kendilerini beğenmemeleri üzerine yaptırdıkları dokunuşlar, herkeste bir “benzerlik” oluşturmaktadır. Güzellik algısı; medya, reklam ve popüler kültürün etkisi altında sürekli olarak değişiyor gibi görünse de asıl güzellik kalıcıdır.

Aynı tip, aynı tarz insanlar çevremizde gitgide çoğalıyor. Elbette buna karşı çıkan kişiler olsa da bahsettiğim, büyük bir çoğunluk.

Toplum genellikle belirli bir fiziksel görünüm standardını kabul görür ve bu standartlara uygun olmayanları dışlar. Dışlanma korkusuyla doğallığından vazgeçenlerin sayısı da oldukça fazla. Ancak gerçek güzellik, bu kalıpların dışında bir yerde yatıyor.

Dış güzelliğin, iç güzellikten üstün geldiği bir dönem… Aslında dış güzellik, yıllar öncesinde de önemliydi ama diğer özellikler de güzellik algısı yanında büyük bir etken olarak görülüyordu.

Güzellik algısı, sürekli olarak değişime uğrayan bir olgudur. Buna sürekli ayak uydurmaya çalışma çabası, sonuca varıldığında bizi mutlu etmeyecektir. İnsan, kendini sevdiği an güzelleşir, önemli olan ise kendi beğenileridir. Başkalarının güzellik anlayışı üzerinden değişiklik yapmak, vücudumuza yapacağımız kötülüklerden bir tanesi olacaktır.

Güzellik, içten dışa doğru yol alan bir gelişimdir ve her birimizin bu gelişimde kendine ait güzellik olgusunun var olması, bizlere asıl güzelliği ve eşsiz olmayı kazandırır.