Yağmur TEMİZ'in 2 Temmuz tarihli yazısı: “Günaydın” Demek Çok Zor Olmamalı!

İlk olarak insan yaşamının kendisi kişilerarası ilişkiler üzerine kurulmuştur. Bugüne kadar birçok araştırmacı bu konuyu farklı boyutlarıyla ele almıştır. Konuşma, kişilerarası iletişimde belli anlamlar yüklenmiş sembollerden oluşan, dil dediğimiz bir sistemin kullanılmasıdır.  

Bütün iletişim durumlarında bir etkileşim söz konusudur. Aldığınız geribildirimler sizde belli etkiler yaratır. Bu, sizi etkiler, davranışlarınızda bazı değişiklikler ortaya çıkarır. Bu değişiklik karşı taraf için yeni bir mesaj oluşturarak onların duygu, düşünce ve davranışlarında yeni etkiler yaratır. Konuşmayı reddetmek de bir iletişim mesajıdır ve önemli bir mesajdır.

Mesela kantin görevlisine iyi günler dedikten sonra yüzündeki gülümsemeye dikkat ediyorum. Mutlu oluyor. İşini belki de bu ince sözler sayesinde daha motive olmuş bir şekilde yapıyor. Tanıdığım ya da tanımadığım insanlarla günaydın, iyi günler gibi konuşmak bana kendimi iyi hiseettiriyor. Gün geçtikçe iletişimimiz zayıflıyor. Bu yüzden bu kelimeleri kullanmak çok kıymetli.

İkinci olarak, bir şeyi söylemek için seçilen zaman, kullanılan ifade, ses tonu, mimikler; verilen mesajın belli biçimlerde algılanmasına ve yorumlanmasına yol açar. Bazen günaydın dediğimde karşımdaki insan şaşırıyor ve ben acaba yanlış bir şey mi yaptım diye düşünüyorum. Toplumun bunu artık normal kabul etmesi gerekir. Bu bir iletişimdir ve bunu hepimizin yapması gerekiyor.

Doğan Cüceloğlu, bir yazısında şöyle söylüyor:

Günaydın dediğim adam bana baktı, önüne baktı, sonra yine bana baktı. “Affedersiniz, tanıyamadım” dedi. “Tanışmıyoruz, sadece afiyet olsun demek istedim” dedim. Demek ki tanımadığınız birine günaydın diyince kuşku duyulacak biri olabilirsiniz. Bu örnek bile durumun ne kadar üzücü olduğunu açıklıyor.

Yapılan bir araşırma sonucuna göre,

İnsanlar, çoğunlukla çevrelerindeki diğer insanlarla “mutluluk” ve sosyalleşme motivasyonu doğrultusunda iletişime girerler. Ulaşılan diğer bir sonuç ise insanların cinsiyetlerinin, yaşlarının, eğitim düzeylerinin ve mesleklerinin çevrelerindeki insanlarla iletişim kurmalarında farklılıklara sebep olduğudur.

Bazı insanlar statüye önem veriyor. İş insanı, alt çalışanına günaydın demiyor. Neden? O da bir insan ve güzel hissetmeyi hakediyor. İnsan hayatı, insan ilişkileri içinde oluşur ve insanın gördüğü, temas ettiği her insan, makamı ne olursa olsun, insan olarak değerlidir. İlişki içinde olduğumuz her insan değerlidir.

Bence insanlara günaydın, iyi günler demek çok önemli. Çünkü bu iletişimin temelidir. İnsanın içini rahatlatır ve huzur verir.

Benim bir arkadaşım vardı. Çocuk çok içine kapanıktı. Kimseyle konuşmaz, hep önüne bakardı. Ben bunu gözlemlemiştim ve çok etkilenmiştim. Her sabah günaydın, nasılsın demeye başladım. Aslında ilk tanıştığımdan beri diyordum ama bu davranışıma devam ettim. Bana hep önüne bakarak sessizce günaydın diyordu, bazen de demiyordu. Ben her gün o çocuğa günaydın, görüşürüz dedim. Birçok kişi o çocuk karşılık vermiyor diye onunla iletişimi kesti. Ama ben bunun önemini bilyordum ve ona her gün o kelimeleri kullandım ve asla bıkmadım. Bir zaman sonra o günaydın demeye ve insanlarla daha fazla konuşmaya başladı. Bu bence yaşadığım kısa ve çok güzel bir örnek.

Sonuç olarak; İnsanlara selam vermek, insanlara gülümsemek benim için, herkes için yararlıdır. Toplumsal huzur ve mutluluk bu tür ilişkilerin dokusu içerisinde oluşur.