Handan IŞIKSAL'ın 23 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Hep Daha Fazlasını İstiyoruz
Hedeflerimizi belirlerken bu hedeflerin bizim için en iyisi olduğunu düşünürüz.
Henüz ulaşılmamış çoğu şey, hepimiz için en iyisiymiş gibi görünür. Ancak hedeflerimize, isteklerimize ulaştıktan veya elde etmek istediklerimize sahip olduktan sonra onun ulaşılabilir olduğunu anlamak; yeni, daha üst hedefler koymaya yöneltir.
Elimizde hiçbir şey yokken dilediğimiz şeyler, isteklerimizin en alt seviyesi sayılır. İlk başta arabamız yoksa “Bir arabam olsun, markasının ne olduğu önemli değil”, evimiz yoksa “Başımı sokacak bir evim olsun yeter” gibi düşünceler zihnimizde yer alır. Bu dilekler gerçekleşmediyse ya umut kaybedilir ya da her zaman aynı kalır.
Peki ya bu dilekler gerçekleştiyse? İsteklerimizin gerçekleşmesi, bir süre onların tadını çıkarmamızı, onlardan keyif almamızı, gurur duymamızı ve mutlu olmamızı sağlar. Daha sonra elde edilenlerden duyulan mutluluk, gurur yavaş yavaş etkisini kaybeder. Bu durum elbette normal, olması gereken bir kuraldır.
Duyguların eskimesi yalnızca bu noktada değil, yaşamın birçok tarafında etkisini gösteren bir şeydir. Peki, yetinmeyi bilmek gerekir mi yoksa daha iyisini istemek yeni umutlara, hayallere giden bir yol mudur? Yetinmeyi bilmek, elde edilenlerle mutlu olmak yalnızca onları elde ettiğimiz an değil, her zaman gereklidir. Her zaman bir şeyin daha fazlasını, daha iyisini istemek doğru olmayabiliyor. Burada daha iyisini istemek, çabalamak bir açıdan doğru olsa da fazla hırs, kişiye zarar verir ve mutluluğa erişmeyi zorlaştırır.
Unutmayalım ki küçük şeylerden mutlu olmayı bilmek, hayattan alınan zevki zirveye ulaştırır.