Elif Aybike DEMİR'in 19 Aralık 2023 tarihli yazısı: Her Şey Geçer mi?

İnsanız, elbette hepimizin çıkmaza girdiğini hissettiği, içinde bulunduğu vaziyetin bir türlü geride kalmayacağı endişesi yaşadığı zamanlar oluyordur.

Kâbuslardan uyanamadığınız ya da bir türlü uyuyamadığınız, sabaha ulaşamayacağınızı düşündüğünüz gecelerinizi, başarıyla tamamlayamayacağınızdan korktuğunuz sınavlarınızı, özlediklerinize kavuşamayacakmışsınız gibi hissettiğiniz anları, yeni bir işe başladığınızdaki alışma sürecinizi, hastayken hiç dinmeyecekmiş gibi gelen ağrılarınızı, aldığınız cezaların süresinin dolmayacağını zannettiğiniz zamanları, (bu örneği verdiğim için gerçekten çok üzgünüm ama) değer verdiğiniz birini kaybettiğinizde yokluğuna alışamayacağınızı düşündüğünüz süreçleri anımsayınız. Hâlihazırda yaşamakta olduklarınız dışında bütün o tatsız deneyimlerinizin geride kaldığını göreceksiniz (ki şu an başınıza her ne geliyorsa o da geçecek).

Programlarını izlemekten, ürettiklerini tüketmekten büyük keyif aldığım, kendisinden öğrenebileceklerimin bitmiyor oluşundan mutluluk duyduğum bir isim olan Sinirbilim Uzmanı Sinan Canan'ın şöyle bir paylaşımına denk geldim; Canan demiş ki, "Geçici bir hayat, kalıcı hasar vermez."

Hayatımın olağan akışı dışında herhangi bir şey meydana geldiğinde, altından kalkamayacağımı ya da beni yıpratacağını düşündüğüm durumlar içinde kaldığımda zihnimi ve ruhumu o gerginlikten, panikten kurtarmak için kendime hatırlattığım, gerçekten rahatlatmamı sağlayan fikri sizinle de paylaşacağım. Fakat şimdiden belirtmeliyim ki biraz sonra okuyacaklarınızı kanıtlara dayandırabilecek bir uzmanlığım da araştırmam da söz konusu değildir. Bahsedeceklerim tamamen arayış içerisinde olduğum dönemlerde karşıma çıkan, bana iyi geldiğinden dolayı sırtımı yasladığım fikirlerden ibarettir.

Çok uzun zaman önce denk geldiğim bir anlatımda "kader nedir" meselesi şu şekilde tanımlanmıştı: (Umarım gözünüzde canlandırmanızı sağlayabilecek biçimde anlatmayı başarabilirim.) Bir kilim düşünün, kendinizin de o kilim üzerinde bir karınca olduğunuzu hayal edin ve hayalinizde hem kilimin tamamını hem de sizi tepeden görebilen gözü canlandırın. Tepedeki göz, karıncanın (sizin) kilim üzerinde (yani hayat boyunca) bir uçtan diğer uca gidene kadar yaptığı her şeye hâkimdir, tüm bu hareketleri not eder (yani karıncanın yaşamı süresince neler yaptığını, başına neler geldiğini, anlayacağınız kaderini yazar). Fakat algı düzeyi yalnızca içinde bulunduğu zaman dilimini algılamaya yetecek şekilde yaratılan karınca, ilerleyen zamanlarda kendisini nelerin beklediğini bilemez. Özetle; tepedeki göz, yaratıcıdır ve bütün yaratılanlar onun eseri olduğundan dolayı zaman kavramı da yine onun hâkimiyetindedir. Bu yüzden karıncanın kilim üzerindeki tüm yolculuğunu karıncadan önce bilir. Peki bunları anlatmakla ne kastediyorum? Demem o ki bu kader sunumuna göre, bizler belki de çoktan bitmiş bir hayatı kendi algı sınırlarımız dâhilinde akan zaman içinde yaşıyoruzdur. (Tekrar hatırlatayım. Bu satırlar kesinlikle herhangi bir bilimsel veya felsefik temele dayandırılmadan yazılmış olup kimsenin dini değerlerini, dünya görüşünü zedelemek maksadı içermemektedir.)

Beklemediğiniz durumlarla karşı karşıya kaldığınızda, o şey her ne ise geçmeyecekmiş gibi hissettiğinizde "Zaten bitti gitti" diye düşünmek belki size de dayanma gücü verir. Her şey geçer mi? Geçer. Unutmayın ki geçici bir hayat, kalıcı hasar vermez.