Nesrin YARIM ÖZOĞLU'nun 24 Şubat 2023 tarihli yazısı: İyileşmemizin Yolu Var mı?

Türkiye’nin 10 şehrini etkileyen Kahramanmaraş depremi, tam 19 gündür tüm Türkiye’nin kalbini vurdu. Kimi elinden ne geliyorsa yardıma koştu kimi dua etmekten başka bir şey yapamadı. Öyle bir deprem ki 10 şehri değil tüm Türkiye’nin kalbini dağladı. Kurtulanla sevindik, enkaz altında yiten her kaybın hikâyesi ile kahrolduk. Öyle bir deprem ki bu kadar çaresiz kalmaktan utandık. Öyle bir deprem yaşadık ki çevreye verdiği etkiler karşısında şaşırdık kaldık. Ve bu deprem korkusu ile tüm Türkiye panik içinde ne yapacağını bilmez hâlde. Depremi yaşayan da yaşamayan da aynı. Peki nasıl iyileşiriz, yaralarımızı nasıl sararız? En önemlisi bu kadar derin yaşadığımız bu acıyı da unutup gider miyiz?

Öyle derin hikâyeler içinde kaybolup gittik ki bir gece kafamızı yastığa koyup uykuya daldığımızda nasıl bir ortama uyanacağımız konusunda hepimizde aynı kaygılar oluştu. Birçok insan 6 Şubat’tan beri uykusuz, birçok insan derin kaygılar içinde çaresiz. Yaşadığımız bu deprem, başka depremleri tetikler mi korkusu herkesin ortak gündemi. Bebeği, çocuğu, genci, yaşlısı, yeni yuva kuranı, evladını kucağına yeni alanı... Az değil, 40 binin üstünde kaybımız var. Hepsinin acısı içimizde ayrı. Günlerce enkaz altında kalan vatandaşlarımızın yaşadıkları ise bambaşka. Tüm Türkiye deprem korkusu, derin kaygılar içindeyken, depremzeler ise yaşadıkları derin kayıplar ile ağır travma içinde. Şimdi el birliği ile nasıl toparlanacağız bu önemli.

Uzmanlar hep bir ağızdan ilk günden beri deprem görüntülerinin çocuklardan uzak tutulması konusunda uyarılarda bulunuyor. Çocuklara deprem ile ilgili görüntülerin izletilmemesi gerektiğinin altını çizen uzmanlar, çocukların ekrana maruziyetinin azaltılması gerektiğini, ilkinde travma olmasa da ikincil travmaya neden olunmaması konusunda ve yanlarında çok fazla bu duruma dair konuşmalarda bulunulmaması konusunda uyarıyor. Unutmayın ki her görüntü ve ses, her yaşa uygun değildir. Çocuklara depremin doğal bir olay olduğu ve deprem anında neler yapması gerektiği ise açık ve net bir şekilde anlatılmalı.

Deprem, yetişkinlerde ise ikincil travmaya sebep oluyor. Yani travmaya doğrudan değil ama ekran başında milyonlarca insan mucize kurtuluşları beklerken, yardım için elinden geleni yapmaya çalışıyorken ve zaman zaman çaresiz hissederken kendini bulabiliyor. İşte bu hisse "ikincil travma" adı veriliyor. Afetin boyutu, bütün ülkenin ikincil travmaya dair belirtiler göstermesine neden oluyor. Uzmanlara göre bu da bir çeşit yas süreci ve bu yasın tutulması gerekiyor. Bu yası tutarken sevdiklerinizle birlikte olmaktan vazgeçmeyin. Yani sevdikleriniz ile sıkı sıkı sarılın, onlarla bolca zaman geçirin deniliniyor. Çünkü insan paylaştıkça yaralarını iyileştiriyor.

Biz, bir olmak istediğimizde cebimizdeki son paramıza kadar paylaşan, ekmeğimizi bölüşen bir milletiz. Bu acımızı da paylaşıp, yaralarımızı hep beraber saracağız. İyi olacağız, iyileşeceğiz. Kaybettiklerimizin acısını hep bareber yaşayıp yeni umutlar da yeşerteceğiz. Bu acının da üstesinden geleceğiz.