Elif Aydın'ın 23 Ocak 2023 tarihli yazısı: Kadın
Bu haftaki köşe yazımda biraz kadınlardan bahsetmek istiyorum. Birçok insan feminizmin kadın-erkek eşitliği yerine kadını yücelten bir görüşü savunduğunu düşünüyor. Aslında feminizm, kadın ve erkeğin eşit şartlarda, adil koşullarda yaşama hakkını savunan bir görüş türü.
Örneğin Türkiye’de “Pembe Taksi” diye bir uygulama çıktığında bir taraf bu uygulamayı olumlu bulurken birçok kadın bunun yersiz olduğunu, kadınları bu şekilde ayrıştırarak toplumun daha çok hedefi hâline getirildiğini savundu. Ben de bu uygulamayı saçma bulanlardandım. Çünkü biz aynı coğrafyada yaşayan iki cinsiyetiz ama her şeyden önce hepimiz bir insanız. Kadınlar olarak beklediğimiz şeylerden biri, kendi ülkemizde ‘Acaba başıma bir şey gelir mi?’ düşüncesiyle sokağa çıkmak değil de aksine korkusuz bir şekilde bunu gerçekleştirebilmek. Ya da geç bir saatte sokağa çıkma eylemini gerçekleştirdiğimizde ismimizin önüne koyulan çirkin sıfatlara maruz kalmamak. Çünkü henüz bir erkeği geç bir saatte sokakta gören herhangi birinin, bu çirkin sıfatları kullandığını düşünmüyorum. Varsa da oransal olarak oldukça azdır diyebilirim.
Ben bunun kadınlara özel alanlar tanınarak ya da erkeklerin alanlarını kısıtlayarak değil de toplumu eğiterek yenebileceğini düşünen kesimdenim. Ve unutmayın, eğitim ilk önce ailede başlar. Ebeveynler kızlarından sürekli yardım beklerken oğulları en ufak bir şey yaptığında öve öve bitiremezse bunun önünü alamayız.
Özellikle bu ayrıştırmanın son bulması için yasalar da önemli bir faktör. Bunu şöyle örneklendirmek istiyorum; bir zanlı, bir kadını öldürdüğünde “Zaten birini öldürecektim, o an onu savunmasız gördüm ve öldürdüm.” diyebiliyorsa bu noktada oldukça eksiğiz demektir. Ya da “Namusumu temizledim, pişman değilim.” diyenlere önce bu cesareti vermememiz gerekir. Ve bu insanların ailelerinde kadın bir obje olarak veya zayıf bir varlık olarak adlandırılıyorsa sorun aslında tam da orada başlıyor demektir.