Handan IŞIKSAL'ın 21 Mart 2024 tarihli yazısı: Kim Ne Der?

Yaşamımızda “Kim ne der” düşüncesiyle yapmayı isteyip de yapmadığımız ne çok şey vardır.  Toplumlarda kabul görmeyen, belirli sınırlar dışına çıkıldığında yadırganan davranışlar bulunur. Oysa bana göre herkes sınırını kendisi belirlemeli, ona göre yaşamalıdır.

“Kim ne der” diye düşünerek adım atmaya cesaret edemediğimiz birçok şey için pişman olmayı bile unuturuz, çünkü başkalarının çizdiği sınırlar içinde yaşamak, her bireyin kendi normali hâline gelmiştir.

Küçük mutluluklar, heves ettiğimiz şeyleri gerçekleştirmekle elde edilir. İsteklerim bence doğru şeylerse başkalarının fikirlerinden önce kendi doğrularımı sorgularım.

Çocukluk çağımızda zihnimize temelleri atılan “Kim ne der” algısından kurtulmak mümkün olsa da oldukça zordur. Mesela daha önce giymediğimiz bir kıyafeti giymek, o kıyafetin içinde olmak utanç duygusunu doğurur. Bu hisse alışmak, isteklerimizi yerine getirmenin verdiği mutluluğu benimsemek, içimizdeki özgürlük duygusunu yavaş yavaş dışarı çıkartır.

Geleceğe özgüvenli bireyler yetiştirmenin yolu, ona kendi doğrularını benimsetmekten geçer. Elbette yalnız kendi doğrularımızla ilerlemek, hayata at gözlüğüyle bakmaktan farksız olur. Başkalarının fikirlerine kulak açtıktan sonra onları kendi görüşlerimiz neticesinde tartmak da bu konuda önem taşımaktadır.

“Acaba insanlar ne düşünür” endişesiyle bir hayat sürdürmek bizi ve kararlarımızı olumsuz etkiler. Toplumun baskısı karşısında kendi kararlarımızdan vazgeçmemek kendimize olan güvenin göstergesi olmaktadır.

Hayatın karmaşasında, toplumun beklentileri ve devamlı değişen normları arasında benliğimizi kaybetmememiz, kendi doğrularımızı sorgulamamız gerekir. En önemlisi de kendimize olan inancımızı kaybetmeden kendi değerlerimiz ışığında ilerlemektir.