R. Bülend KIRMACI'nın 24 Aralık 2024 tarihli yazısı: Külfeti ve Nimeti Paylaşmak
Hani derler ya, "gelir paylaşılacaksa sofra zenginin, vergi alınacaksa beyan fakirindir"...
İşte bu durum değişmelidir.
Herkesten gücü kadar, herkese hakkettiği kadar uygulanmalı: ekonomi ve mali politika...
Yok değilse, biri yer, diğeri bakar; denenmiştir, vallahi kıyamet kopar!
Gelişen bir Türkiye istiyoruz...
Bunun yolu fakirlikte eşitlenmek değil, zenginlikte dengelenmektir.
Refah, sanayidir!
Sanayi toplumu; Refah toplumudur!
Seçimdi, sayımdı, füzeydi, ‘beka’ydı, derken hayat devam ediyor.
Siyaset, hayattan ve ekonomiden koptuğu oranda yabancılaşıyor...
Oysa millet geçim derdinde. Lafla peynir gemisi de yürümüyor...
Mutfaklarda alev, işsizlik yaygın, borçlar dağ, bütçeler viran olmuş durumda.
Biraz itidal beyler, biraz sağduyu lütfen!
Ne deniyor “yükü paylaşacağız”. İyi de nimeti de paylaşmamız gerekmez mi?
Nimet demek “ekmek” demek. Ekmekleri büyütmeli, hakça paylaşmalıyız.
Ekmeğin büyümesi üretime bağlı:
Sanayi üretimine...
Kendimize yetecek kadarını üretmek, artanı satmak, sofrayı şenlendirmek, bütçeyi dengelemek gerek.
İşte "bu" en çok "sanayiye" bağlı.
Sanayi ekonominin lokomotifi, dinamosu ve aynı zamanda sanayinin durumu ekonominin göstergesi!
Gerçekten bunun öneminin bilincinde olan kurumlarımız da var; her ay sanayinin durumu hakkında raporlar hazırlıyorlar...
Sanayide gerçek ücretlerin düştüğü ve işçilerin alım gücünün eridiği belirleniyor.
İşte asıl gündem olması gereken de bu durum!
Nimeti artırmak, külfeti azaltmak adil bir gelir dağılımı ve vergi yükü ile kalkınmada istikrar sağlamak..
... Sanayileşmeye bağlı!
Katma değer ve teknolojik tabanlı kaliteye yönelik bir sanayileşme...
En büyük hedefimiz ve en geçerli özenimiz olmalı...