Nesrin YARIM ÖZOĞLU'nun 3 Mart 2023 tarihli yazısı: Kuraklık Alarmı
Her ne kadar yüreğimizin tam ortasına oturan bir acının içinde toparlanmaya çalışsak da ülkece zor günlerden geçiyoruz. Yaşadığımız acının üzerinden neredeyse bir ay geçmek üzere ama biz hâlâ 6 Şubat gecesinde kalakaldık. Yaşadığımız acının tarifi yok ama bir taraftan da yaşamamızda bizi yakından etkileyen diğer konulara da dikkat kesilmemiz lazım. Bunların en acil olanı, kuraklık.
Birçok ülkede kuraklık alarmı veriliyor. Ülkeler kuraklık eylem planlarını devreye sokuyor. Şubat ayını montsuz, atkı-beresiz geçirmenin bedelini çok ağır yaşayacak gibi görünüyoruz. Bahardan kalma hava kimsenin yüzünü güldürmesin, bu havanın bedelini yazın ağır şartlarla ödeyebiliriz. Uzmanlar, kuraklık için ‘Depremden sonra ikinci tehlike’ diyor. Birçok şehirden suyu azalmış baraj görselleri paylaşılıyor. Barajlardaki su seviyesi yüzde 30’un altına inmeye başladı. Şayet hava şartları böyle giderse önümüzdeki günlerde bizleri zor günler bekliyor. Suyun insan yaşamı için ne kadar önemli olduğunu belirtmemize gerek yok. Deprem bölgesinde zor şartlar altında yaşayan insanlardan tutun da büyükşehirde yaşayan insanlara kadar salgın hastalıkların hortlamamasının ana kuralı hijyenden geçiyor. Hijyen için de su olmazsa olmazlar arasında geliyor. Bu mesele, evde suyu tasarruflu kullanmanın ötesine geçmiş durumda.
Şehirden gelen baraj görüntüleri vaziyeti ortaya koyar durumda. Birçok şehirde bir aylık su kaldı. Mesela Bursa’nın 25 günlük suyu kaldığı belirtiliyor. Bu, durumun ciddiyetini ortaya koymaya yetiyor. Ankara'da ise baraj doluluk oranları düşmeye devam ediyor. Kuraklık sadece içme suyu olarak da karşımıza gelmiyor. Soframıza konulan her şeyde payı büyük. Kuraklık demek büyük bir kıtlık sorunun da kapımızda olması demek. Tarımın sonu demek.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 3 aylık kuraklık haritasında bazı bölgelerin, illerin "olağanüstü kuraklık’ tehlikesi altında olması dikkat çekiyor. Yayınlanan harita, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu kuraklık sorununu gözler önüne seriyor. Ağustos ayından Ocak ayına kadar 6 aylık dönemi kapsayan haritada bir kısmı çok şiddetli, bir kısmı da şiddetli seviyesinde değerlendirilirken, son 3 aylık dönem temel alınarak hazırlanan harita ise “olağanüstü kuraklık” tehlikesi altında değerlendirildi. Yayınlanan haritaya göre birçok il, şiddetli kuraklıkla karşı karşıya. Ege kesimi ve bazı bölgeler “normal kuraklık” seviyesinde olsa da Türkiye geneli ciddi bir kuraklık tehlikesi altında.
Türkiye'nin 2012 ölçümlerine göre 181,49 milyar metreküp olan su varlığı, 2022 sonunda 112 milyara geriledi. Böylece Türkiye'nin son 10 yıldaki su kaybı 70 milyar metreküpe yakın. Yani her geçen yıl, kuraklık tehlikesi daha da artıyor. Bu konuda acil olarak eylem planları oluşturulmalı, kırmızı alarm verilmeli. Kriz masası kurulmalıdır.
Su meselesi milli bir mesele hâline gelmeli ve bu saatten sonra bir damla suyu dahi israf edilmemeli. Uygulanabilecek tüm tasarruf önlemleri acil olarak uygulanmalıdır.