Kadriye CİRİTCİ'nin 17 Ekim 2023 tarihli yazısı: Martılar
Martılar ki…
Oysa bir gaz tenekesiyle bir şişe mavi / Gelişi güzel mi güzel bir ocak / Suların ortasında sevgili öfkemle benim / Yanacak bahar erişinceye değin / Soğuktan morarmış kanatlarını / Isıtsın diye martılar/ Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin
Can Yücel’in en sevdiğim şiirlerindendir.
Martılar…
Ah Martılar…
Bir vapur güvertesinde havaya fırlattığımız simitleri bir çırpıda çığlık çığlığa kapıveren soğuk denizlerin sokak çocukları, bir o kadar da geveze hâlleri…
Saldırgan ve kavgacı tavırlarıyla denizleri, gölleri onlar olmadan hayal etmek mümkün mü?
Yiyecek temini için sürekli savaşan ve hayatta kalma mücadelesi veren denizlerin efendisi kuşlar…
Martılar; genellikle 10-15 yıl ömre sahip olan ve kanatlarında siyah lekeler bulunan gri veya beyaz renkteki deniz kuşlarıdır. Oldukça zeki olan bu kuşlar, yaşamları boyunca tek eşli olarak hayatlarına devam eder. Dünyanın her yerinde balıklar ile beslenen bu canlıların sadece Türkiye’de simit ile beslenmekte olduğu görülmektedir. Bunu sebebi sanırım halk olarak bizim onlara kazandırdığımız alışkanlığa dayanıyor. Kırk binden fazla türe sahip olan martılar, genellikle koloniler hâlinde yaşamlarını sürdürürler. Balığa karşı çok duyarlı olan bu kuşlar, çok yüksekten bile avlarını görebilir. Yani “Ava giden avlanır” sözü onlara göre değildir, sağlam avcılardır.
Suyun içine dalarak avlarını yakalarlar ve çok kısa bir süre içinde de midelerine indirirler. Hep merak ederdim denizlerin üzerinde gökyüzünde salına salına uçan martıların nerede uyuduklarını, su ihtiyaçlarını nasıl karşıladıklarını…
Martılar, deniz canlıları olmadıkları ve yaşamlarını denizlerin üzerinde uçarak geçirdikleri için tatlı su kaynaklarına çoğu zaman ulaşamasalar da deniz suyunu içebiliyorlar. İçtikleri deniz suyunu burunlarındaki bir bez yardımı ile vücutlarındaki fazla tuzu süzüyorlar daha sonra bu tuzu baş sallama hareketi ile dışarı atıyorlar. Uyku zamanlarında ise çatılarda olmayı tercih ediyorlar, belki de kendilerini bu şekilde güvende hissediyorlar. Dünya, giderek artan küresel ısınma ile mücadele ediyor ve oluşan iklim değişikliği, martıları da etkiliyor. Son günlerde görülmekte olan ve hızla artan martı popülasyonu, doğadaki tarla farelerine, kurbağalara zarar veriyor ve onların yaşam şanslarını azaltıyor. Taşımakta oldukları hastalıklarla bu gidişle kümes hayvanlarının yaşamları da maalesef tehlike altında. O çok sevdiğimiz vapur güvertelerinden simit attığımız martıların az bilinen kötü yönlerinden biri de ne yazık ki böyle.
Pek çok kültürde martılar; özgürlük, çok yönlülük ve kaygısız bir yaşam tarzı sembolleri olarak kabul edilir. Böyle bir düşünceye ben de sıcak bakıyorum. Çünkü martılar bana da her zaman özgürlüğü anımsatıyorlar. Her kanat çırpışları, masmavi gökyüzünde salınırken sevdaya, umuda, özgürlüğe yol alışları, kafa tutarcasına tutsaklıktan kaçışları…
Size de öyle gelmiyor mu?
Tıpkı Ahmet Arif’e ait şiirdeki mısralarda olduğu gibi…
“Bir de kuşlar var hâkim bey
Her şeyin başı onlar...
Onlar özgürlüğü koyuyor insanların kafasına...
Baksanıza, terörist terörist uçuyorlar..."
Değerli okurlarım, gökyüzü hepimizin.
Aynı gökyüzünün altında yaşayan her birimizin özgürlük mücadelesi vardır. İnsan zaten doğuştan özgürdür aslında. Özgürlüğü kısıtlayan yaşam koşulları ya da seçtiğimiz hayattan kaynaklıdır.
Sonsuz maviliğin derinliklerinde özgürleşebilmek, sevgiye hasret gönüllere kanat çırpmak ve o gönüllerde yer almak hepimizin hakkı diye düşünüyorum.
Bırakın ruhunuz serseri kalsın, özgürlüğe kanat çırpan bir martı misali.
İplemez gülümsemeyle salıverin gitsin içinizdeki deliliği.
Özgürlüğe…
Saygılarımla…