Ersan AKBAŞ'ın 27 Mayıs 2023 tarihli yazısı: Romantik Komedileri Var Eden Film: "Bir Gece Oldu"
“Bir Gece Oldu” filmi, dünya sinemasında ‘Romantik Komedi Filmleri’ dönemini başlatan film olarak kabul edilir.
Türkiye’de, “ İki Gönül Bir Olunca” adıyla gösterime girmiş. Orijinal adı “It Happened One Night”…
Yeşilçam Klasiklerinin atası da diyebiliriz, bu film için.
Başrolünde Yeşilçam’ın dev ismi Ayhan Işık’a benzerliği ile dikkat çeken Clark Gable var.
Biraz iddialı mı oldu… Olsun. Eğer Ayhan Işık da Amerika’da doğsaydı, Hollywood’un yıldız isimlerinden biri olurdu.
Peki, bu filmi Yeşilçam’ın atası yapan özelliği nedir? Konusundan bahsedince siz de hak verecekseniz.
Zengin bir kızımız var. Claudette Colbert’in hayat verdiği Ellie karakterinde...
Bir eli yağda bir eli balda büyütülmüş sosyetik biridir. Aşırı da öz güvenlidir.
Kim tarafından bu şekilde büyütülmüş. Tabi ki de Amerika’yı (ABD) satın alacak kadar zengin babası tarafından…
Babasının Hulusi Kentmen tavırlarından bahsetmeyeceğim bile..
Kızımız ne kadar rahat, özgüvenli ve biraz şımarık büyütülse de kızımızın özgürlüğünden de o kadar çalınmıştır.
Özgürlüğe duyduğu korkunç özlem onu babasının istemediği biriyle gizli evlilik yapmasına yol açar.
Babasının baskılarından ve karşı çıkmalarından bunalan kızımız, çareyi kaçmakta bulur.
Her şey ne kadar tanıdık gelişiyor değil mi? Bitmedi.
Kızımız kaçarken Ayhan Işık’ımız, pardon Clark Gable’ımız da ortaya çıkar.
Peter Warne karakterine hayat vermektedir.
Patronu tarafından kovulmuş, işsiz ama aynı zamanda yetenekli bir gazetecidir.
Tesadüf bu ya ikili, New York’a giden yolcu otobüsünde karşılaşırlar.
Kızımız evlendiği adamın yanına gitmekte, gazetecimiz de geleceğine…
Fakat kader onları birleştirmiştir, bir kere.
Çok zıt karakterlerdir; ama ‘zıt karakterler birbirini çeker’ kuralı işler.
Mıknatıs gibi birbirlerine yapışırlar. Ne yapsalar ayrılamazlar.
Gazetecimiz avın kokusunu almış, yılın haberi kucağına düşmüştür.
Zengin kızımız da babasının dedektif ordusundan kaçabilmek için gazetecimize ihtiyacı vardır.
Anlaşırlar… Gazeteci kızı sağ salim New York’taki sevgilisine götürecek, karşılığını da yılın haberi olarak alacaktır.
Bundan sonrası tam bir tufan. Çünkü kahramanlarımızın New York’a ulaşabilmeleri öyle kolay olmayacaktır.
Başlarına olmadık işler gelecek, tam bir yol macerası yaşayacaklardır. Ne bir eksik ne bir fazla…
Ama bu macera sırasında bir başka kural işleyecek ve her zamanki gibi kalbin büyüsü ortaya çıkacaktır.
Artık ne gazetecimiz manşetlik haberin peşindedir ne de o zengin kızımız New York’a ulaşmanın.
Film bambaşka bir evreye girer. Zaten izlerken hissedersiniz tüm bunları...
Hissettiğiniz başka şeyler de olacaktır.
Şöyle ki, film 1934 yılında çekilmiş de olsa, fakir her zaman fakir, zengin her zaman zengin.
Film de olsa, zenginin ve fakirin dünyaya bakış açıları 1930’lu yıllarda da aynı 2020’li yıllarda da..
Anlıyorsunuz ki bu hiç değişmeyecek evrensel bir kural…
Bir kez daha anlıyorsunuz ki kıyamete kadar sürecek bir durum bu..
Zengin-fakir ayrımı, eşitsizlik, güçlünün güçsüzden alacaklı olması, iki taraf arasındaki ekonomik uçurum hepsi aynı…
Bu yüzden zengin kız-fakir oğlan konusu sinemanın yiyip bitiremeyeceği bir konu..
Üstüne binlerce romantik film çekilmiştir ve çekilecektir de…
Clark Gable, filmde gazeteci rolünü olağanüstü oynamış.
Claudette Colbert, zengin kız Ellie rolünü istemeyerek de kabul etmiş ama iyi ki de kabul etmiş, karakterini harika canlandırmış.
Tabi bir de bu filmi yöneten Frank Capra var.
Ortaya En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Senaryo Oscarlarını toplayan bir film çıkmış.
Senaryosu döneminin çok ötesinde, günümüzü bile süpürecek kadar etkili bir film olmuş.
Zaten etkilemiş de. Romantik komedi olup da bu filmden bir sahne almayan film yok gibidir.
Başta Klasik Yeşilçam Filmlerimiz olmak üzere…
İşte sadece bu nedenlerden dolayı bile bu filmi mutlaka izlemelisiniz.
Haftaya ‘Demetevler Mahallesi’nde 80’li Yıllarda Çocuk Olmak’ konulu yazıda buluşmak dileğiyle…