Kadriye CİRİTCİ'nin 26 Mart 2024 tarihli yazısı: Saatli Maarif Takvimi

Değerli okurlarım; bu hafta, aracımla seyir hâlindeyken tesadüfen radyoda karşıma çıkan, her zaman severek dinlediğim bir şarkıdan etkilendim ve saatli maarif takvimini sizler için yazmak istedim. Kim bilir belki bu yazımla sizleri de anılarınıza götürürüm. Belki evlendiğiniz günün, belki çocuklarınızın doğduğu günün, belki ayrılıklarınızın, belki de sevdiklerinizi kaybettiğinizin günün olduğu bir takvim yaprağını hâlâ saklıyorsunuzdur.

Radyoda, söz ve bestesi Sezen Aksu’ya ait “Takvim” şarkısını Ferhat Göçer seslendiriyordu. Şarkının sözlerinden bir bölümü şöyle:

Yıllar mı hızlandı yoksa?

Ne çabuk geçiyor upuzun günler geceler

Daha dün gibi derler ya hani

Meğer herkes kurarmış böyle cümleler...

Vakit geçmek bilmezdi oysa

Hangi ara koptu yaprak yaprak takvimler?

Akarken biriktir derler ya

Kasam boş, kalbim kırık, elde yine hüzünler...

Bana göre, yaşanan zamanın önemli tanıklarından biri de yapraklı takvimlerdir. Eskiden hemen hemen her evin başköşesine asılan takvimleri hatırlar mısınız bilmem ama ben o günleri hatırlıyor ve özlüyorum. O dönemlerde her takvim yaprağında bir anımız saklı olur, o yaprağı hiç unutmazdık. Bazı yapraklarda hüzünlerimizi saklar, bazılarına mutluluklarımızı doldururduk. Her biri ömürden giden, nakış nakış işlenen bir yapraktı âdeta.

Kartona iliştirilmiş, sayfa sayfa kopartılan ve 365 günlük bir koçandan oluşan saatli maarif takvimleri süslerdi evlerimizi. Şimdi kaç evde var bilemiyorum; çocukluğumuzda, gençliğimizde bu yapraklı duvar takvimleri bir evin olmazsa olmazlarındandı. O zamanlar yeni yıl demek, duvar takvimi ile cep takvimi demekti. Her aile, yeni yıla girerken sanki kutsal bir görevmiş gibi bu takvimden bir tane edinir, evinin başköşesine asardı. Sonra da yeni yılın birinci gününe ait yaprak açılarak yılın değişmesi beklenirdi, yapraklı takvimler sanki yeni yılın simgesi gibi oluverirdi. Günümüzde gelişen teknolojinin de etkisiyle her geçen gün yapraklı takvimler unutulmaya yüz tutuyor.

Evin en büyük odasında, başköşeye asılan ve içerisinde barındırdığı ayet, hadis, namaz vakitleri, çocuk isimleri, yemek tarifleri, güzel hikâyeler, önemli olaylarla ilgili bilgi veren yapraklı takvimler, gelişen teknoloji ve kâğıt masraflarının artmasıyla birlikte artık çok az üretiliyor.

Halk bilimi önemlidir. Eğitmek, eğlendirmek, kültürü aktarmak gibi birçok fonksiyonları vardır. Eskiden sözlü olarak yayılan halk bilimi ürünleri, daha sonra yazılı olarak aktarılmış, bu yapılırken el yazmalarından kitaplara, dergilere, takvim yapraklarına kadar daha pek çok araç kullanılmıştır. Yapraklı takvimler, bir zamanların vazgeçilmezleri arasında olsa da günümüzde teknolojik araçların hızla yaygınlaşması sonucunda eski önemini yitirmeye yüz tutmakla beraber hâlâ varlığını sürdürmekte, yıllardır olduğu gibi halk bilimi ürünlerine yer vermeye devam etmektedir.

Yüz elli yıllık geçmişiyle bugün olduğu gibi eskiden de duvar takvimlerinin en gözde olanı saatli maarif takvimleridir. Hacı Kasım Efendi'nin basıp satmaya başladığı takvimin kuruluşu 1860 yıllarına dayanıyor. Yani yüz elli yılı aşkın süredir aşkla hâlen bu takvime bakmaya devam ediyoruz. Basımının artması ve duvarlarımızda yeniden yer alması dileğiyle…

Saygılarımla…