Utku KABAKCI'nın 5 Şubat 2025 tarihli yazısı: Empati Müessesesi

Toplumsal yapı, birbirine temas eden sayısız ve karmaşık ilişki ağlarından meydana gelir. Bu ağlar, bireylerin birbirleriyle kurduğu iletişim biçimleriyle şekillenir. Söz konusu dokunun sağlıklı işleyebilmesi yani dayanışma ve iş birliğine zemin hazırlaması için sadece hukuk ya da görgü kuralları yeterli değildir. Bunların yanı sıra toplumda empati kurabilme becerisi ve olgunluğuna sahip insanların çoğunlukta olması da gerekmektedir. Çünkü empati, toplum dediğimiz büyük mutabakatın görünmeyen tutkalıdır. İnsan ilişkilerini onarır, birleştirir ve toplumsal yapıyı ayakta tutar. 

Empati, bir başkasının duygularını, düşüncelerini ve tecrübelerini anlama mahareti olarak tanımlanabilir. Fakat söz konusu beceri sadece bununla sınırlı değildir. Karşımızdaki kişinin düşünce ve duygularını anlayabilmek, onun penceresinden bakabilmekle mümkündür. Bunun için de durağanlık değil, hareketlilik gerekir. Yani empati, iletişim sürecinde ancak efor sarf edilerek erişilebilecek bir basamaktır.

Elbette toplumu oluşturan bireyler, kesimler ortak simge ve değerler etrafında toplanmışlardır. Fakat bu bir arada olma hâlinin sürekliliğinin sağlanması da önemlidir. Çünkü herkesin kendine özgü bir hikâyesi, tecrübesi, bilgi birikimi vardır. Bu özgülük durumu da kaçınılmaz olarak söz konusu simgelere farklı farklı mana ve işlevler verilmesi neticesini doğurmaktadır. Burada mühim olan husus, farklılıkların kutuplaşmaya mı yoksa uzlaşmaya mı evrileceğidir.

Farklı olanların uzlaşma noktasında buluşabilmesi için yukarıda anlaşılabilir olsun diye mümkün olduğunca basite indirgenerek tarif edilmeye çalışılan empati müessesesinin kurulabilmesi şarttır. Buradan da kolaylıkla idrak edilebileceği üzere empati, bireysel bir erdem olmanın ötesinde toplumsal bir yükümlülüktür.

Empatiyle ilmek ilmek işlenmiş bir toplumun çok daha huzurlu ve anlamlı bir yaşam getireceğini unutmamamız dileğiyle…