Utku KABAKCI'nın 11 Aralık 2024 tarihli yazısı: Gazeteciliği Bekleyen Yeni Risk: Sosyal Medya Fenomenleri
Son yıllarda dünyanın pek çok yerinde internet kullanıcıları haberlere büyük ölçüde gazeteler ya da haber kanalları üzerinden değil, sosyal medya fenomenleri aracılığıyla erişmeye başladı. Bu durum da gazetecilik için çeşitli riskleri beraberinde getirdi. Kusursuz olmamakla birlikte basın kurumlarının haberi üretirken de yayarken de dikkate aldıkları daha doğrusu almak zorunda oldukları bazı denetim mekanizmaları ve editoryal aşamalar söz konusudur. Sosyal medya fenomenlerinin dolaşıma soktuğu içerikler ise bu aşamalardan geçmedikleri için doğrulukları ve sunuluş biçimleri hususunda ciddi eksiklikler barındırır.
Fenomenler, çoğunlukla gazetecilik eğitiminden ve etiğinden uzak, subjektif, sağlaması yapılmamış bilgileri(!) aktarmaktadır. Yani yaydıkları içerikler medya organlarının editoryal süzgecinden geçen bilgilerle kıyaslandığında güvenilirlik açısından sınıfta kalmaktadır. Kullanıcılar sosyal medya fenomenlerinin sadece popülerliklerine (takipçi sayılarına) bakarak doğru bilgi aktardıkları yanılsamasına kapılabilir. Oysa takipçi sayısının alınıp satılan bir meta hâline gelmiş olmasını göz ardı etsek bile yine de bunun bir doğruluk ölçütü olarak kabul görmesini mantık sınırları içinde açıklamak pek mümkün değildir.
Sosyal medya fenomenlerinin habercilik faaliyetlerine soyunmaya kalkmasının bir diğer sakıncası ise medya kuruluşlarının aksine içerik üretiminde derinleşmeyerek daha yüzeysel kalmalarıdır. Fenomenler, önemli haberlerin arka planı, detaylı analizleri ve toplumsal etkileri yerine, anlık etkileşim elde edebilecekleri trendler üzerinden ilerlemeyi tercih eder. Zaten çoğu bunun tersi yönde bir çalışmaya imza atabilecek eğitim ve beceriden yoksundur.
Tüm bunlardan dolayı sosyal medya fenomenlerinin haberciliğinin(!) gazeteciliğin etik değerlerinden, doğrulama basamaklarından ve toplumsal sorumluluklardan uzak bir yaklaşım sergileyebileceği unutulmamalıdır. Böyle bir yaklaşımın hâkim olması durumunda da bireylerin doğru bilgiye erişimi, çeşitli görüşleri dinleyerek toplumsal meseleler hakkında derinlemesine analiz yapabilmeleri neredeyse imkânsız hâle gelir.