R. Bülend KIRMACI'nın 17 Eylül 2024 tarihli yazısı: Sanayileşme: Mecburi İstikamet!

Üzerine bir kaç kitap yazdığım ve Türkiye için birinci planda tuttuğum konu: Sanayileşmektir.

Sanayileşme ekonomik kalkınma açısından ikame edilemez değerde bir dinamiktir.

Kişi başına milli geliri, refah toplumu olmayı, fırsat eşitliğini, ulusal paranın değerini etkiler.

Hatta sanayileşmiş toplumlar, caydırıcı güç oluşturma açısından da daha şanslı devletlere sahip sayılırlar.

Denilebilir ki; "Efendim işte bizde otomotiv, metal, savunma bir dolu sanayi kolunda iddialı kurumlar var" Doğrudur ancak, tüm bunları, katma değer, teknoloji, dış satım kabiliyetleri ile taramak gerekir.

Büyük nüfusumuza göre 'dünya genelindeki sanayileşme tartısında' yeterli ağırlığımız maalesef yoktur.

Tüm bu genel veriler ve gerçekler dikkate alındığında Türkiye’nin sanayi katma değerini artırmak ve sanayileşme katsayısını yükseltmek zorunda olduğu tartışmasızdır.

Dahası, tarımı ihmal etmeyen bir sanayileşmeye gereksinmemiz, ekmek, su ve havaya olan ihtiyacımız gibi yalındır.

O arada, sektörler arasında istihdam ve büyümeye katkı anlamında sanayinin, sanayi açısından yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin, artırılması esas olmalıdır.

Nihayet sonuç şudur: Sanayileşme, bizim için tek geçerli yol ve adeta mecburi istikamettir.