Ebrar ÇELİK'in 29 Şubat 2024 tarihli yazısı: Savaş ve Barış

Savaş ve barış, insanlık tarihindeki en büyük zıtlıklardan ikisidir. Bu iki kavram, birbirlerinin zıttı gibi görünse de, aslında iç içe geçmiştir. Savaş, yıkım ve acı getirirken, barış birleştirici ve iyileştirici bir güçtür. İnsanlık, bu iki güç arasında bir denge kurmaya çalışırken büyük zorluklar yaşamıştır. Bu iki kavram, uzun yıllar boyunca, insanlığın hafızasında derin izler bırakmıştır.

Savaş, karanlığın kükreyen gölgesidir. İnsanın en karanlık ve vahşi yönlerini sergilediği, yıkım ve acının kol gezdiği bir sahnede boy göstermiştir. Can kayıpları, yıkım, göçler ve travmalar, savaşın acı gerçekleri arasındadır. Topraklar savaşların izleriyle yaralanmış, milyonlarca insan can kaybıyla yas tutmuştur. İnsanlar, savaşın dehşeti altında kırılıp, sevdiklerini kaybetmiş, umutlarını yitirmiştir. 

Fakat barış, sessiz bir savaşçıdır. İncelikli, sabırlı, ve sonsuz bir sevgiyle doludur. Barış, yaraları iyileştirir, kalpleri bir araya getirir. Savaşın aksine, insanların farklılıklarını kabul edip bir arada yaşamalarını sağlar. Ancak, barış da sadece bir dilek değildir, onu elde etmek için çaba sarf etmek gerekir.

Tüm bu farklılıklara rağmen, savaş ve barış birbiriyle iç içedir. Her savaş, bir sonraki barış için bir ders olmuştur. Her barış ise, bir sonraki savaşın köklerini beslemiştir. Bu sonsuz döngü, insanlığın varoluşunun bir parçasıdır. Bu durum, her birimizin içindeki karanlık ve ışığın sonsuz mücadelesiyle paraleldir. Her seçimimiz, savaş ve barış arasındaki dengeyi etkiler ve geleceğimizi belirler. 

Hangi yolu seçeceğimize bağlı olarak, gelecek nesillerin mirası şekillenecektir. Umudumuz, barışa olan inancımız ve çabalarımız, insanlığın aydınlık geleceğine ışık tutacaktır. 

Belki de, en güçlü zafer, savaşın yerini barışın melodisine bıraktığı zamandır. İnsanlığın birlikte yürüdüğü, barış dolu bir dünya...  

O zaman, insanlık gerçekten evrene kendi müziğini sunar ve savaşın yankıları sonsuza dek kaybolur.