Burak BALCI'nın 25 Haziran 2023 tarihli yazısı: Son Görev
2023’ün Mart ayı…
Suriye’deki zorlu görevin ardından Türkiye’ye dönen Refik, MİT Başkanı’na verdiği detaylı brifingin ardından Ankara Oran’daki evine geçerek deliksiz bir uyku çekti.
12 saat uyumasına rağmen hala yorgun hissediyordu. Saatine baktı, 12'17’i geçiyordu. Yataktan kalkmak istemedi. Hâlbuki seneler kadar uzun geçen 9 ay boyunca hep bu günü hayal etmişti. Sıcak bir duş, temiz yatak ve biraz da huzur…
Şimdi hepsine kavuşmuştu...
Başında hafif bir ağrı ile söylene söylene yataktan kalktı. Önce mutfağa yöneldi, demli bir çay koyup kahvaltı yapacaktı ki bir an vazgeçti. Karnı açtı ama bir şey yemek istemedi.
Bir sigara yaktı, 19. kattaki evinin balkonundan zorla da olsa seçilen Eymir Gölü’nü izlemeye koyuldu. Güneşli havayı fırsat bilen Ankaralılar birer ikişer gelmeye başlamışlardı.
Başkent’in kimilerini mesut eden, kimilerine dertlerini, türlü kederlerini unutturan soğuk güneşi onun içine nedenini henüz kestiremediği bir hüzün taşıyordu.
Evde biraz daha oyalandı. Bir sigara yaktı, sonra bir tane daha… Kafasındaki yüzlerce soru, yaşanan onca olay, acılar zihnini kemiriyordu.
Operasyon sahasında yaşananlar, tuzaklar, korku, kimsesizlik hissi gibi pek çok duygu sanki kendisiyle beraber Ankara’daki evininin içine kadar gelmişti.
Ne yapsam diye düşünürken ev telefonu çalmaya başladı. Bu çok nadir kullanılan numarayı eski eşi, kızı ve teşkilattaki 30 yıllık arkadaşı Fuat dışında kimse bilmiyordu. Zaten onlar da kolay kolay bu numaradan aramazlardı.
Sesini hatırladığı ancak ismini çıkaramadığı telefonun ucundaki ses, kendisine güvenli hatlardan birisini kullanarak teşkilatın şu anda Ankara’da bulunan Ortadoğu masası şefi ile temasa geçmesi gerektiğini söyledi.
Yılların verdiği pratiklikle hızlıca hazırlandı. Otoparka inerek aracına bindi, Atatürk Orman Çiftliği yakınlarındaki bir telefon kulübesine cebinden çıkardığı ve yalnızca çok kritik anlarda kullandığı telefon kartını taktı. Telesekreter parolasını sordu. Parolayı dikkatli bir şekilde kodladı. Kodun onaylanmasının ardından gideceği adres şifreli bir mesaj ile kendisine bildirildi.
Kendisine verilen şifreyi çözdükten sonra doğruca belirtilen adrese yol aldı.
Aracını belirtilen konumun yaklaşık 500 metre uzağına park etti. Arkasını kollayarak takip edilmediğine kanaat getirince yokuşun başındaki ara sokağa girdi. Kendisine şifre ile bildirilen evin kapısını iki kez tıklattı. Burada kendisini Teşkilat Başkan Yardımcısı Ateş Y. ve Siyasal Bilgiler ’den dönem arkadaşı 22 yıllık meslektaşı Mahir bekliyordu.
Kapıyı Mahir açtı…
Yorgun olduğu yüzünün tüm hatlarına nakış gibi işlenen Mahir’in elinde külü düşmekle kalmak arasında bir sigara vardı…
Bir şeylerin ters gittiğini anlayan Refik, göz ucuyla Mahir’i yokladıktan sonra seri adımlarla evin içine girdi.
Dar koridoru hızlıca geçti. Uzun süre havasız kaldığı anlaşılan evdeki ağır sigara kokusu genzini yakıyordu.
Teşkilat Başkan Yardımcısı Ateş Y.,Refik’i görünce hafifçe gülümsedi.
Ancak bu tebessüm fazla sürmedi.
Naylon muşambalı masanın üzerine serili haritanın başına toplandılar.
Haritada Suriye’nin kuzeyinde terör örgütlerinin kontrolündeki gizli evin krokisi vardı.
İki katlı evin tüm detayları önlerindeydi.
Krokinin yanında duran fotoğraflardan daha önce evin içine bir şekilde sızıldığı belli oluyordu.
Antika eşyalarla döşeli evde, Alman markalı tüplü televizyon iri cüssesiyle vitrinin içinde poz veriyordu.
Masadaki kesif sessizliği Mahir’in tok ve kararlı ses tonu bozdu: "Operasyon bu gece icra edilecek. Özel Kuvvetler 6 aydır zaten bölgede. Dananın kuyruğu bu gece kopuyor. Gazamız mübarek olsun."
Mahir’in sözlerinin ardından yeniden sessizlik oluştu.
Refik, hayal âlemine dalmıştı. Üniversite sınavına giren kızının hukuk okumasını istiyordu.
Bir an kızının hukuk fakültesinden mezun olduğunu düşündü, içi huzur dolmuştu.
Bedeninin titrediğini hissetti. Yeniden bulunduğu ana ışınlanmış gibiydi… Tekrar içini derin bir kasvet kapladı. İlk kez korku duyuyordu sanki...
Derin bir nefes aldı… Bir huzur dalgası bedenini hızlıca teğet geçiyordu.
Neyse görev, görevdi…
Tamam, başlayalım ve bitirelim dedi.
Başkan Yardımcısı Ateş Y., gerekli talimatları verdikten sonra Kale’nin yolunu tuttu.
Cep telefonlarını kapatarak Ankara’daki askeri üsse giden Refik ve Mahir, hızlı adımlarla piste bekleyen helikoptere bindi.
Helikopterde yüzlerinin yarısı maske ile örtülü 4 kişi daha vardı.
Kafa selamıyla birbirlerini selamladılar. Bir- iki güvenlik tedbirinin belirtilmesi haricinde konuşan olmadı.
Akşam karanlığında Ankara semalarında kaybolan helikopter pervanesinin gürültülü sesi kalp ritimlerini artırıyordu…
Saatler 23.30’u gösterdiğinde helikopter Mardin’in Kızıltepe ilçesine indi.
Daha önce güvenlik kontrolü yapılan hattan sızma yapan ekip, Suriye’deki özel kuvvet personeli ile buluştu…
Operasyon başladı…
Yoğun çatışmalar sonucu rehineler kurtarıldı.
Türkiye’deki eylemlerin talimatlarını veren örgüt üyeleri ve liderleri, lojistik destek verenler ve bir şekilde kaos çıkaran herkesin hesabı o gece kesildi.
MİT Başkanı tarafından şahsen tebrik ve taltif edilen Refik, yeniden Ankara Oran’daki evinin yolunu tuttu.
Serin bir Ankara akşamında, 19. Kattaki evinin balkonundan başkentin manzarasını izlemeye koyuldu.
Yeniden içini huzur kaplamıştı…
Evin telefonu çalmaya başladı…
NOT: Burada yazılanlar kurgudan ibarettir. Saygılarımla.