Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 15 Mart 2025 tarihli yazısı: Toplumların ve Bireylerin Kontrolünde Algı Yönetiminin Kullanımı

Algı yönetimi, bireylerin ve toplumların düşünce, duygu ve davranışlarını belirli bir yöne kanalize etmek amacıyla sistematik olarak uygulanan bir yöntemdir. 

Modern dünyada, yazılı basın, görsel medya ve özellikle sosyal medya platformları, algı yönetiminin en etkili araçları haline gelmiştir. Siyasetten ticarete, pazarlamadan eğitime ve hatta inanç sistemlerine kadar geniş bir yelpazede kullanılan bu yöntemler, bireylerin karar alma süreçlerini etkilemekte ve toplumsal dinamikleri şekillendirmektedir. Algı yönetiminin temel mekanizmaları, uygulama alanlarını ve etkileri akademik veriler ışığında incelenebilir: 

1. Algı Yönetiminin Teorik Temelleri 

Algı yönetimi, iletişim teorileri ve psikolojiyle yakından ilişkilidir. Harold Lasswell’in “Kim, kime, neyi, hangi kanalla, ne etkiyle söylüyor?” sorusuna dayanan iletişim modeli, algı yönetiminin temelini oluşturur (Lasswell, 1948). 

Ayrıca, Edward Bernays’in “Propaganda” adlı eserinde ortaya koyduğu “kitlelerin bilinçaltını yönlendirme” fikri, modern algı yönetiminin kökenlerinden biridir (Bernays, 1928). Bernays, kitlelerin rasyonel düşünceden ziyade duygusal tepkilerle hareket ettiğini savunmuş ve bu görüş, günümüz medya stratejilerinin temelini atmıştır. 

Bilişsel önyargılar ve çerçeveleme (framing) teorisi de algı yönetiminde kritik bir rol oynar. Tversky ve Kahneman (1981) tarafından geliştirilen bu teori, bireylerin aynı bilgiyi farklı sunum şekillerine göre nasıl farklı algıladığını ortaya koymuştur. Örneğin, bir haber “yüzde 90 başarı oranı” olarak sunulduğunda olumlu bir algı yaratırken, “yüzde 10 başarısızlık oranı” olarak sunulduğunda olumsuz bir algı oluşturabilir. 

2. Algı Yönetiminin Uygulama Alanları 

2.1. Siyaset 

Siyasette algı yönetimi, seçmen davranışlarını etkilemek için yaygın olarak kullanılır.  

2016 ABD başkanlık seçimlerinde Cambridge Analytica skandalı, sosyal medya verilerinin analiz edilerek bireysel seçmen profillerine özel propaganda mesajları oluşturulduğunu göstermiştir. Araştırmalar, bu tür mikro-hedefleme (microtargeting) yöntemlerinin seçmenlerin yüzde 63’ünü etkilediğini ortaya koymuştur (Bond et al. 2012). 

Türkiye’de ise seçim kampanyalarında sosyal medya platformları, özellikle Twitter (X) ve Instagram, algı oluşturmada önemli bir rol oynamaktadır. Örneğin, 2018 genel seçimlerinde siyasi partilerin hashtag kampanyaları ve viral videolar aracılığıyla seçmen algısını yönlendirmeye çalıştığı gözlemlenmiştir (Kaya & Çakmur, 2020). 

2.2. Ticaret ve Pazarlama 

Pazarlamada algı yönetimi, tüketici davranışlarını şekillendirmek için kullanılır.  

Neuromarketing çalışmaları, görsel uyarıcıların (örneğin, renkler ve logolar) tüketicilerin satın alma kararlarını yüzde 85 oranında etkilediğini göstermektedir (Lindstrom, 2008). Co..-Cola’nın “mutluluk” temalı reklamları, markayı bir ürün olmaktan çıkarıp bir yaşam tarzı sembolüne dönüştürmüştür. 

Sosyal medya influencer’ları da algı yönetiminin modern araçlarıdır. 2022’de yapılan bir araştırmaya göre, tüketicilerin yüzde 49’u bir ürünü satın almadan önce influencer önerilerine güvendiğini belirtmiştir (Influencer Marketing Hub, 2022). 

2.3. Eğitim 

Eğitimde algı yönetimi, genellikle müfredat tasarımı ve medya içerikleri aracılığıyla gerçekleştirilir. 

Noam Chomsky’nin “Manufacturing Consent” teorisine göre, eğitim sistemleri ve medya, bireylerin eleştirel düşünme yeteneğini sınırlayarak mevcut güç yapılarını meşrulaştırmayı amaçlar (Chomsky & Herman, 1988). Türkiye’de ders kitaplarının tarih anlatılarında belirli olayların vurgulanıp diğerlerinin göz ardı edilmesi, bu tür bir algı yönetiminin örneği olarak görülebilir. 

2.4. İnanç Sistemleri 

Dini inançlar, algı yönetiminin en hassas alanlarından biridir.  

Medya, belirli dini anlatıları güçlendirmek veya zayıflatmak için kullanılabilir. Örneğin, İslamofobi’nin yükselişi üzerine yapılan bir çalışma, Batı medyasının Müslümanları “tehdit” olarak çerçevelediğini ve bu algının toplumların yüzde 67’sinde olumsuz fikir ve düşüncelerler yarattığını göstermiştir (Saeed, 2007). 

3. Medya Araçlarının Rolü 

3.1. Yazılı Medya 

Gazeteler ve dergiler, haberlerin seçici sunumuyla algıyı şekillendirir.  

Gündem belirleme teorisi (agenda-setting), medyanın hangi konuların önemli göründüğünü belirleyerek kamuoyunu yönlendirdiğini savunur (McCombs & Shaw, 1972). Örneğin, bir gazetenin manşetinde ekonomik kriz yerine bir spor etkinliğini öne çıkarması, halkın dikkatini dağıtabilir. 

3.2. Görsel Medya 

Televizyon ve sinema, duygusal etki yaratmada güçlü araçlardır.  

Görsel medyanın algı üzerindeki etkisi, “kültivasyon teorisi” ile açıklanır; bu teori, bireylerin medyada sıkça gördükleri temalara inanma eğiliminde olduğunu öne sürer (Gerbner, 1998). Örneğin, aksiyon filmlerindeki “kahraman” stereotipi, izleyicilerde belirli bir liderlik algısı oluşturur. 

3.3. Sosyal Medya 

Sosyal medya, algı yönetiminde devrim yaratmıştır. Algoritmalar, kullanıcıların ilgi alanlarına göre içerikleri filtreleyerek yankı odaları (echo chambers) oluşturur. Pew Research Center’a göre, sosyal medya kullanıcılarının yüzde 64’ü yalnızca kendi görüşlerini doğrulayan içeriklerle karşılaşmaktadır (2021). Ayrıca, sahte haberlerin (fake news) yayılma hızı, gerçek haberlerden 6 kat daha fazladır (Vosoughi et al., 2018). 

4. Etkiler ve Eleştiriler 

Algı yönetimi, bireylerin özgür iradesini sınırlayabilir ve demokratik süreçleri baltalayabilir. Sosyal medya manipülasyonlarının 2016 Brexit referandumu ve 2020 ABD seçimleri gibi olaylarda etkili olduğu kanıtlanmıştır (Allcott & Gentzkow, 2017). Öte yandan, algı yönetiminin olumlu etkileri de vardır; örneğin, halk sağlığı kampanyalarında sigara karşıtı mesajlar, sigara tüketimini yüzde 15 oranında azaltmıştır (WHO, 2020). 

Eleştirel yaklaşımlar, algı yönetiminin etik boyutunu sorgular. Habermas’ın “iletişimsel eylem teorisi”ne göre, manipülatif iletişim, bireyler arası eşitliği ve rasyonel tartışmayı yok eder (Habermas, 1984). 

Algı yönetimi, modern toplumların siyasette, ticarette, pazarlamada, eğitimde ve inanç sistemlerinde kontrol edilip yönlendirilmesinde güçlü bir araçtır. Yazılı, görsel ve sosyal medya, bu süreçte hem birer kanal hem de birer aktör olarak işlev görür. Ancak, bu yöntemlerin etik sınırları ve bireysel özgürlükler üzerindeki etkileri, derinlemesine bir tartışmayı gerektirir. Gelecekte, yapay zeka ve veri analitiği gibi teknolojilerin algı yönetimini daha da karmaşık hale getirmesi beklenmektedir; bu da bireylerin ve toplumların bu manipülasyonlara karşı bilinçlenmesini zorunlu kılmaktadır. 

‘’Algıyı yöneten, insanı yönetir.’’ Mehmet KÜÇÜKEKEN