Mehmet KÜÇÜKEKEN'in 8 Mart 2025 tarihli yazısı: Askeri Hastaneler
Askeri hastanelerimizin teşkilatlanmasının tarihi, yalnızca bir sağlık hizmetinin basit hikayesinden ibaret değildir. Bu, bir milletin iradesinin, cesaretinin ve dayanışmasının sembolüdür.
Askeri Hastanelerin teşkilatlanması 2. Mahmut döneminde başlamış ve hizmete başladığı ilk günden kapatıldığı güne kadar başarılı ameliyatlar, tedaviler ve hizmetler yapmıştır. Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi (GATA) ile Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi (GATA) uyguladığı yeni tedavi yöntemleri ile dünyada en önde gelen hastaneler arasında yer almışlardır.
Türkiye’de kapatılmadan önce ülke geneline dağılmış şekilde irili ufaklı 29 Askeri Hastane bulunmakta idi. Operasyonel Bölgede çatışma sonrası yapılan ilk sağlık müdahalesinin ardından ikinci müdahale en seri şekilde bu hastanelerde yapılmaktaydı.
Askeri teşkilatlanmanın sağlık alanındaki en önemli unsuru; Harp Cerrahisi ve Sahra Hekimliği’dir. Özellikle ateşli silah yaralanmalarında ve mayın, bomba gibi patlama ile oluşan yanıklarda, fizik tedavi süreçlerinde Askeri Hekim, Sağlık Astsubayı ve Askeri Hemşire aldıkları eğitim ve meslek hayatlarında edindikleri tecrübeler kapsamında hastanın tedavi sürecinde önemli rol üstlenmektedirler.
Askerlerimizin tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinde sağlık ekibinde ihtisaslaşma, uzmanlık ve güven şarttır. Harp cerrahisi, yanık ve fizik tedavi alanları ile sahra hekimliğinde uzmanlık en üst seviyede tekrar kazandırılmalıdır. Askeri hastanelerin açılması ile birlikte kamuoyunda gündeme gelen ve şaibe oluşturan birçok durum da ortadan kalmış olacaktır.
Büyük Türk Milleti olarak; gözbebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve kahraman askerlerimizin daima yanındayız. Barışta ve savaşta verdikleri mücadeleyi destekliyor, başarılarını gururla izliyoruz. Kahraman askerlerimizin, sağlık hususunda en kısa sürede, en iyi tedaviyi güvenle alabilmeleri ve en kısa zamanda sağlıklarına kavuşup görevlerine yeniden dönebilmeleri için Askeri Hastanelerin yeniden açılması elzemdir.
Bununla birlikte şehit aileleri, gazilerimiz ve emekli askeri personel ile ailelerinin de Askeri Hastanelerden yararlanması için gerekli düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır. Tüm vatandaşlarımızı kapsayacak şekilde acil, poliklinik ve ileri derece tedavi hizmetleri de kapasite ölçüsünde verilmelidir.
Bu mesele, yalnızca bir sağlık meselesi değildir en basitinden istikbal meselesidir. Mamafih vatanseverliğin ve milletimizin birlikteliğinin bir göstergesidir. Askeri hastanelerin sunduğu sağlık hizmetlerinin, sadece fundamental sağlık ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, toplumda bir güven hissi oluşturacağını hepimiz biliyoruz. Dünya genelinde yaşanabilecek uluslararası harp, bölgesel çatışmalar, tehditler ve yerel operasyonlar, bizim bu hassas sistemimizi daha da güçlendirmemiz gerektiğini göstermektedir.
Silah teknolojilerinin devamlı geliştiği ve yeni silahların savunma sanayi fuarlarında sergilendiği, envanterlerine devamlı artan oranda lazer, nükleer, biyolojik ve kimyasal silah ilave eden dost ve düşman ülkelerin bulunduğu günümüz dünya düzeninde ülke savunması için; acil olarak alınan savunma tedbirlerinin yanında Askeri Hastanelerin açılması için de bir an önce adım atmak gerekmez mi?
Askeri Hastanelerin yeniden açılması ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetleri manevi yönden güç kazanacak, kahraman askerlerimizin de moral ve motivasyonu artacaktır.
Güçlü Ordu, Güçlü Devlet demektir!