Furkan ERKAN’ın 1 Eylül 2023 tarihli yazısı: Trafiğin Bitmeyen Saygısızlıkları
Yola çıktığım anda gerilmeye başlıyorum.
Sadece araba kullanırken değil. Yaya olarak da yolda yürürken mütemadiyen tedirgin hissediyorum kendimi.
Ben anaokulundayken ya da ilkokul olması lazım.
Trafik ışıklarındaki renklerin ne manaya geldiğini öğretiyorlardı orada.
Sonra birkaç yıl geçti lisede ''Trafik ve İlkyardım'' dersleri aldık. Orada da birkaç kural, uygun dönüş nasıl yapılır, yaya ve sürücü olarak sorumluluklarımız nelerdir bunlara dair yeni bilgiler öğrendik.
Aradan birkaç sene daha geçince ehliyet almak için kursa yazıldım. Orada da daha güvenli sürüş, kavşaklarda, trafikte nasıl davranılmalı gibi artık bu işin daha bilinmesi gereken ve hem vicdani hem de kural eksenli boyutlarına vakıf oldum.
Ancak bütün öğrendiklerim boşa gitmiş gibi hissediyorum.
Sürücü Tarafında
Örneğin 4 şeritli bir yol var. Orta ve sağ taraflarında normal hızda giden araçlar ve solda da daha hızlı, acelesi olan araçların seyrine devam etmesi gerekiyor. Ek olarak büyük ticari araçlar da mümkün mertebe sağdan devam etmeli.
Ama öyle olmuyor işte! Ya sol tarafı meşgul eden araçlar oluyor ve böylece sizin de gitmeniz gerektiğinde sola yönelmenize izin vermiyorlar! Bu yürüyen merdivenin solunda bekleyip acelesi olanları ekstra yormakla eş değerde.
Ya da trafiğin sıkışık olduğu zamanlarda çok ufak bir boşluk olsa hemen yanınızdaki ya da çaprazınızdaki araç sizin önünüze kırıp aradan kaynamaya çalışıyor!
Trafik yoğun akıcı hale geldiğinde ise sollamalar, makas atanlar belirmeye başlıyor.
Emniyet kemerini takmayan, yol boyunca telefonla konuşan, sigara içen vs. artık onlara hiç girmiyorum zaten…
Bir de tabii daha küçük araçların adeta bir sihir gösterisiyle peydah olması da ne yazık ki trafikte diken üstünde tutan durumlardan. Genellemek doğru olmaz ama bazı kuryeler, elektrikli scooter ve motosiklet sürücüleri, araçlarının küçük olmasına güvenerek aralardan sıvışmaya çalışıyorlar ama bilmeden hem kendilerini hem de kendilerinden büyük araçları tehlikeye attıklarını unutuyorlar!
Ve son olarak yaşadığıma hala anlam veremediğime dikkat çekerek söylemek istiyorum. Yeşil ışık bana yanmasına rağmen araçların müsaade edip yolu boşaltmalarını kolluyorum.
Bazen yeşil ışık bana yandığında tam geçeceğim, araç hem önümden hızlıca geçiyor hem de içindeki sürücü el kol hareketi yapıyor. Sanki geçmemem gereken bir durum var da o araçlar bana lütfediyormuş gibi!
Yaya Tarafında
Sadece sürücü tarafında değil yayaların da bazı saygısızlıklarını gözlemliyorum.
Yine genelleme yapmayalım. Ama özellikle genç kuşaktan bazı yayalarda, garip bir rahatlık ve umursamazlık var.
Yoldan geçmiyorlar da sanki çiftlikte, tarlada yürüyorlarmış gibi...
Işık onlara yansın veya yanmasın yol boş olduğu anda arabalar uzaktan hızla bile gelse sallana sallana karşıya geçiyorlar.
Sürücüler onlara yol verdiğinde aynı yavaşlık ve rahatlık konusundaki istiflerini bozmuyorlar.
Kimileri de var ki otomobil ya da kamyon demeden koştur koştur yola atlıyorlar.
Bu da hem kendilerini hem de sürücüleri tehlikeye atmak demek!
Bazı ebeveynlerin sorumsuzluğunu da ekleyebiliriz aslında. ''Çocuğum nasıl olsa parkta'' diye bırakıp telefonla oynamaya koyuluyorlar ama o sırada parkın ya da çocuğun oyun oynayacağı alanın trafiğin aktığı bir yola yakın olduğunu da unutuyorlar!
Ne yazık ki bu problemleri daha da sayabiliriz.
Ama şu bir gerçek ki tatlı dille, uygun bir üslupla uyarsak da veyahut kurallı sürücü ve yayalar olmamızla bu saygısızlıkların değişmeyeceğinin farkındayız.
Aslında bir kısmının parasal ceza şeklinde yaptırımları da var ama ciddi anlamda hem bu yaptırımlar hem de sıkı bir denetim yapılırsa ancak o zaman, bize Trafik’le ilgili öğretilenlerin gerçek hayatta uygulamalı karşılıklarını görebileceğiz gibi.
Salı görüşmek üzere.