R. Bülend KIRMACI'nın 26 Ekim 2023 tarihli yazısı: Türkiye’nin Efsane İsimleri -3- Başkan Ulusu!
Türkiye’nin, kendi alanında çok değerli imzalar bırakmış, öz yaşam ve çalışma öyküleri itibarıyla gençlere örnek teşkil edebilecek kimi değerlerini işlediğim yazı dizimin konuğu bu kez Mustafa Kemal Ulusu. Kendisi Türkiye Futbol Federasyonunun 43. ve 44. döneminde başkanlık yapmış, futbolumuza getirdiği yeniliklerle derin izler bırakmış gerçek bir aydın.
Yeşil Sahalar, Modernleştirilen Statlar, 3 Puanlı Sistem ve Dünya ile entegrasyon
Hemen kestirmeden anımsayalım, Mustafa Kemal Ulusu ve yönetimi döneminde futbol liglerinde 3 puanlı sisteme geçilmiş, altyapıya önem verilmesi ve tesisler kurulmasında önemli teşvikler sağlanmış, futbolda her düzeyde akademik kariyerli antrenörlerin ve hakemlerin yer alması için gerekli düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Ve de Türk futbolunun çamurdan, tozdan, batak sahalardan kurtarılarak Avrupa standartlarında gerçek çim müsabaka ve antrenman sahalarına kavuşturulması için tam anlamıyla bir devrimci ilerleme sürecine girilmiştir.
Etkin Teknokrat, Kararlı Uygulamacı
Kimi yorumculara göre Mustafa Kemal Ulusu’yu “keşfeden”, rahmetli Turgut Özal’dır. Belki de bundan daha önemli olarak “Ulusu’nun döneminde” futboldaki yenilik ve ilerleme hamlelerinin arkasında Özal iktidarının durması ve dönemin siyasetine mesafeli olanların bile Ulusu Federasyonunun getirdiği kazanımlara saygı duyması, yapılan işlerin, toplumun büyük kesimince takdir edilmiş olmasıdır.
Mustafa Kemal Ulusu, bir siyasetçi olarak değil, etkin bir teknokrat ve uygulamacı, yatırımcı, yenilikçi bir yönetici olarak denilebilir ki futbolu tutkuyla seven milyonların ülkesi Türkiye’de geniş toplum kesimlerini yaptığı işlerle birleştirmiştir.
Soyadını Atatürk’ten Alan Aile, Adını Atatürk’ten Alan Başkan
Mustafa Kemal Ulusu’nun rahmetli babası Ulvi Bey, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kütüphanesini emanet ettiği, bir anlamda “en değerli hazinesi” için güvendiği bir isim idi. Atatürk’ümüz çalışma yaşamının önemli zamanlarını kütüphanesinde geçiren ve de planlı işleri için de kitaplarından ve kütüphanesinden oldukça sıklıkla yararlanan bir büyük önder olarak Mustafa Kemal Ulusu’nun rahmetli babası Ulvi Bey ile de doğal olarak yoğun bir mesai içinde olmuştur.
Öte yandan Mustafa Kemal Ulusu’nun dedesi Tevfik Bey ise Bandırma Vapuru’nun kaptanlarından biridir. Ortaya çıkan tablo şudur: Ulusu ailesi, kuşaklar boyunca Atatürk’ümüzle yol yürümüş bir ailedir. Bu nedenden dolayı yazımızda öyküsünü işlediğim Mustafa Kemal Bey’e ismini ve ailesine “Ulusu” soyadını veren bizzat Atatürk’tür. Doğumundan beri Atatürk sevgisi ve Atatürkçülük bilgisiyle yetiştirilen Mustafa Kemal Ulusu da Atatürk’ün fikir ve ilkelerine bağlığını her aşamada dillendirmiştir.
“Yazarlık” Yönüyle de Bilinen Futbolun Efsanevi Başkanı!
13 Mayıs 1940 yılında Ankara’da doğan, yüksek ticaret üzerine eğitimini tamamlayan Mustafa Kemal Ulusu, ailesinin anılarından gözlemlediklerini “Atatürk’ün Yanı Başında: Çankaya Köşkü Kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun Hatıraları” adlı kitapta toplamış olup büyük ilgi gören bu kitabın basım tarihi 2008’dir.
Gerek aileden topladığı gerek kendi envanterinde olan görsel malzemeler eşliğinde kitabın temasına uygun sergiler açılmasına da vesile olan Ulusu, yurt genelinde ve yurt dışında Türklere yönelik olmak üzere 500’e (evet yanlış duymadınız beş yüze!) yakın seminer ve söyleşide yer almıştır.
Mustafa Kemal Ulusu, futbol ile yoğun geçen yıllarının uzantısında Tercüman, Takvim, Akşam, Star gibi gazetelerde köşe yazarlığı da yapmış, futbol yapılanması ve endüstriyel futbol hakkında tasarımladığı çeşitli konuları güncel makalelerinin içinde eriterek okurlarla paylaşmış, atacağı adımlara adeta toplumsal zemin hazırlamıştır.
Gerçekleştirdiği yeniliklerde antrenöründen profesyonel idarecisine, kulüp başkanından taraftar topluluk temsilcilerine, sporcusundan bilim insanına daima danışan, değişik tecrübelerden yararlanan Ulusu, her bir “reformun” toplumsal destekle benimsenmesine büyük önem vermiştir. Yukarıda verilen örneklerden biri olan “3 puanlı sistem” bile ülkemizde derin ve keskin tartışmalara yol açmış, ancak sonrasında hemen herkesçe benimsenmiştir.
Bir “Ankara Beyefendisi”, Bürokrasi ve İş Hayatının Tecrübeli İsmi
Mustafa Kemal Ulusu, aile terbiyesinin etkisi ve aldığı eğitimiyle gerçek bir centilmendir. Onun sanata ve kültüre olan ilgisi de apayrıdır. Gerek ikili gerek topluluksal temaslarında ve çalışmalarında kimseyi kırmamaya, en aykırı fikirlerden bile yararlanmaya özen gösteren Ulusu, deyim yerindeyse “İstanbul beyefendisi” deyişine denk olarak bir “Ankara beyefendisi” deyişinin de timsalidir.
Mustafa Kemal Ulusu, iş yaşamında da başarılar elde etmiş, o arada bir Anakaralı olmanın da kaçınılmaz sonucu olsa gerek bürokraside de emek harcamış bir insandır.
Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, onun 1989-2001 yılları arasında verimli ve etkin katkılarıyla dolu başdanışmanlık süreçlerine karşılık gelir. Tüm bunların yanı sıra benim de naçizane çok önem verdiğimi (Türkiye’nin bir gün olimpiyat düzenlemesi idealini anımsayarak) belirtmeliyim ki Mustafa Kemal Ulusu, aynı zamanda Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin son derecede saygın üyelerinden biridir.
Büyük Balık Büyük Denizden Çıkar…
Endüstriyel futbol çağındayız. Büyük havuzlara ihtiyacımız var. Büyük sporcu havuzu, derinlikli/nitelikli/pedagojik eğitim almış antrenör havuzu, profesyonel yönetim -yönetim dışında simsar olarak değil, yönetimin içinde sorumlu menajerlik sistemi-, spor ile okulların bağının güçlendirilmesi… Biz ise işin reklam boyutundayız! Zafer kazanmadan kutlama yapmak isteyenler gibiyiz.
Türkiye’de ancak Süper Lig reklam pastası ve büyük kulüplerin borç havuzu büyüyor. Büyüyen reklam pastasından amatörlere yeterince kaynak (örneğin %5) aktarılmıyor.
Öte yanda şehir belediyeleri kendi takımlarına bir ölçüde destek oluyor, bu güzel, ancak metropol belediyeleri altyapıya yeterli katkı ve desteği (Anayasa’ya, Yerel Yönetimler Yasası’na rağmen) yapmıyor. Birçok kulübümüz, adının önüne ek olarak kimi şirketlerin adlarını alıyor; futbol bu şekilde ayakta kalmaya çalışıyor.
Nihayet Almanya’da 170 bin -sadece- futbol kulübü ve 2 milyonu aşkın lisanslı futbolcu var. Türkiye’de spor kulübü sayısı 15 bin 828, haydi diyelim 20 bin ve lisanslı futbolcu sayısı; İstanbul’da 68 bin 964, Ankara’da 25 bin 234, İzmir’de 21 bin 179 da dâhil olmak üzere 466 bin. Nerede 2 milyon, nerede 500 bin?
Almanya ve Türkiye, toprak ve nüfus büyüklüğü olarak benzer, o açıdan karşılaştırma da sanırım anlamlı. Ya altyapı tesisleri? Orada gençler, standardı yüksek doğal çim sahalarda oynuyor, bizde çoklukla halı sahada. Sonuçta gurbetçiler de olmasa rekabet edecek milli takım teşkilinde zorluk çekiyoruz. Bununla birlikte illerimizin nüfusuna göre kişi başına düşen futbolcu sayısı genel olarak “gelişmekte olan bölgelerimiz” açısından çok olumsuz değil; Hakkâri’de olduğu gibi kadın futbolu da yükseliyor, bu ulusal birlik duygusuna da katkı sağlıyor, nihayet Türkiye futbolu seviyor ancak gençlerimiz henüz yeterli imkânlara sahip değil.
Mustafa Kemal Ulusulara İhtiyacımız Var!
Evet futbol, bir endüstri. Futbol, bir halk şöleni… Futbol 7’den 77’ye, Hakkâri’den Edirne’ye bir sevda!.. Aynı zamanda önemli bir sosyalleşme ve tanıtım aracı futbol.
Futbolu A’dan Z’ye; tesisleriyle, organizasyonuyla, sporcusuyla, antrenörüyle, kulüp yönetim tarzıyla ele alacak, modern ve çağdaş anlamda yapılandıracak Mustafa Kemal Ulusu gibi efsanevi başkanlara ihtiyacımız var.
Gerçekten altyapıya yatırımlarıyla, tesislerin yurt genelinde dengeli dağılımıyla, amatörlere sahip çıkılmasıyla, hakem topluluğunun sorunlarının onlarla istişare içinde çözüme kavuşturulmaya çalışılmasıyla, kulüplerin profesyonel tarzda yönetilmesine özendirilmesiyle, “sahaları çimlendiren ve şenlendiren”, “3 puanlı sistemi getirerek Türkiye ile dünya futbolunun uyumunu bir kez daha güncelleyen”, “Edirne’den çıkamaz” denilen futbolumuzun -Avrupa sahalarında başarıyla top koşturarak- özgüveninin yükseltilmesine katkı yapan Başkan Mustafa Kemal Ulusu, daima saygıyla anılmalı ve birikiminden, deneyiminden her dönemde azami şekilde yararlanılmalıdır.