Baha YILMAZ'ın 18 Mayıs 2023 tarihli yazısı: Uçan Kuşun Borcu, Hangi Ekonomi ve Hangi Seçim?
Başlığı gören okuyucularımız seçimler üzerinden bir değerlendirme yapacağımızı düşünebilir. Ancak seçimlere değil yaşadığımız reel ekonomiye dair değerlendirmeler yapacağız. Bir parçası olduğumuz ekonominin bizi nelerle karşı karşıya bırakabileceğini ve bize neleri seçtirebileceğini ifade etmeye çalışacağım.
Öncelikle, geçtiğimiz 14 Mayıs’ta beyan ettiğimiz irademiz ve 28 Mayıs’ta vereceğimiz karar sadece bir siyasal tercih olmayacak. İkincisi yönetim kadrolarına kim gelirse gelsin bir ekonomik yol tercihinde bulunacağız. Dolayısıyla zor günler bizi bekliyor diye biliriz.
Peki neden bu kanaate hasıl oluyoruz?
Giderek büyüyen ve baş edilebilir olmaktan çıkan bir cari açık.
Nispeten düşmüş olan ancak mutfağa sert bir şekilde yansıyan yüksek bir enflasyon.
Baskı altında tutulan bir döviz kuru.
Uygulanan ekonomi politikalarından kaynaklanan bozulan bir gelir dağılımı.
Tüm bunları değiştirmeyi vaad eden hangi yönetim olursa olsun bizleri bekleyen uzun ve acılı bir süreç.
Bozulan Gelir Dağılımının Sorumlusu Kim?
Yüksek enflasyonun en önemli neticesi gelir dağılımını bozmasıdır. TÜİK verilerini baz alarak bir analiz yapalım. Aşağıdaki tabloya dikkat edilirse; hane fertlerini gelirlerine göre 5 ayrı dilimde inceliyor. Buna göre 2020 yılında nüfusun en düşük gelirli yüzde 20’si gelirden yüzde 6,1 pay alırken bu oran 2021’de yüzde 6’ya gerilemiş. Buna karşılık gelirden en yüksek payı alan nüfusun yüzde 20’si 2020’de gelirin yüzde 46,7’sini alırken 2022’de yüzde 48’ini almışlar. Diğer husus üst gelir grubu hariç tüm gruplar 2022 yılı itibariyle gelirlerinde bir düşüş yaşamışlar. Yani diğer bir deyişle topyekûn bir yoksullaşmayla yüz yüzeyiz. Burada dikkat edilecek bir hususta orta sınıf ya da halk arasında orta direk olarak kabul edilen grubun yani 3. grubun nispi olarak daha fazla fakirleştiğini söyleyebiliriz.
Bir önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi orta sınıfın erimesi toplumsal yapımızı çok farklı sıkıntılara gebe bırakabilir.
Gelir dağılımının bozulduğunun bir diğer göstergesi ise Gini Katsayısıdır. Gini katsayısı 0 ile 1 arasında değişen bir katsayıdır. Sıfıra ne kadar yakınsa gelir dağılımı o kadar düzgün, daha doğrusu adildir. Bire ne kadar yakınsa gelir dağılımı o kadar bozuk yani adaletsiz demektir. 2021 yılı Gini Katsayısı 0,415 çıkmıştır. Katsayı; 2020 yılında 0,401, 2018 yılında 0,395 idi. Bu gidiş bize katsayının giderek sıfırdan uzaklaştığını yani gelir dağılımının giderek bozulduğunu gösteriyor. Enflasyonun yükseldiği ortamlarda ücretlilerin durumu bozulduğu için gelir dağılımının bozulması da normaldir.
Hem sözü çok uzatmamak hem de daha fazla karamsar bir tablo çizmemek için örnekleri artırmayacağım. Tercihlerimizin bir bedeli olduğunu anlamamız gerekiyor. Kolaycı, sıkıntı çekmeden, acı reçeteler vaat etmeyen hiçbir çözüm bu saatten sonra gözümüzü kamaştırmamalı. Maaşları, ücretleri artırmayı vaat eden siyasetçilerin tatlı diline kanmamalı. Siyasal tercihlerimiz ne olursa olsun; piyasaların ya da ekonominin, siyasetin dışında kendine ait kuralları olduğunu unutmamak gerekiyor.
Mahir Kaynak’ın Uçan Kuşu
Son olarak fakülte yıllarımdan bir örnek vererek sözü bağlayalım. Üniversite yıllarımda Rahmetli Mahir Kaynak Para dersimize gelirdi. O dönem hem ekonomik krizler hem siyasal krizler ardı ardına patlıyor, işsizlik kol geziyordu. Hele işsizlik, biz mezun adayı gençlerin kâbusu halindeydi. Mezun olursak nasıl iş bulabilecektik? Bulduğumuz iş bize bir gelecek vaadinde bulunabilecek miydi? Kısacası zor ve karamsar yıllardı. Bir gün, Mahir Hoca dersimize girince bizdeki karamsarlığı fark etti ve sordu: hayırdır çocuklar ne bu karamsarlık? Bir arkadaşımız durumu tasvir eden bir konuşma yaptı. Çok sakin bir şekilde dinlediğini hatırlıyorum. Gülümsedi, ki gülümsemesi müstehziydi. “Bakın” dedi ve devam etti: “haklısınız ama karamsar olmak için bir neden yok. Türkiye büyük bir ülkedir. Bu sorunlarla baş edebilir. Haklısınız ancak unutmayın ki Türkiye’nin uçan kuşa borcu olabilir. Lakin uçan kuşunda Türkiye’ye borcu vardır.”