Baha YILMAZ'ın 10 Ocak 2024 tarihli yazısı: Nefret Pahalıdır

“Nefret pahalıdır” sözü bir minibüsün üstünden alıntıdır. Alıntı yaptığım minibüs hiç kuşkunuz olmasın sıradan bir taşıt değildi.

Bu minibüs, 1940'larda Esau ve eşi Janie Jenkins’in hem kendi çocuklarının hem de bulundukları bölgedeki diğer çocukların daha iyi bir eğitim almalarına olanak sağlamak için aldıkları birkaç VW minibüsten biriydi. Jenkins’ler, bu minibüsler için devletten kredi almadılar ya da bir ihalenin sonucunda oluşan gelirle edinmemişlerdi. Tamamıyla çiftliklerindeki ürün satışlarından oluşan kazançlarıyla aldılar.

Esau Jenkins: Siyahi, Aktivist ve Vaiz

Esau Jenkins 1940’lı yılların Amerika’sında bir siyah birey olarak hem insan hakları aktivisti hem de içinde bulunduğu dini bir cemaatin de önemli bir vaiziydi. Jenkins'in minibüsleri çocukları okullarına taşırken, aynı zamanda işçileri Charleston bölgesindeki işlerine de ulaştırıyordu. Otobüs yolculukları sırasında Jenkins ve eşi, yetişkin yolcularına okuma-yazma sınavını geçmek için gerekli bilgileri öğretiyordu. Amerikan sisteminde ancak okuma yazma bilen siyahiler kayıtlı seçmen olabilirdu.

Jenkins, yetişkin eğitimine sistemli bir yaklaşım gerektiğini fark etti. Bu ihtiyaçtan hareketle vatandaşlık okulu kavramını geliştirdi ve ilk vatandaşlık okulunu Johns Adası'nda Progressive Club'da kurdu. Bu ilerici topluluk (Progressive Club), 1948'de Jenkins ve Johns Adası'ndaki diğer aileler tarafından başlatılan bir kooperatifti. Bu topluluğun çalıştaylarına aralarında Dr. Martin Luther King’in de bulunduğu pek çok kişi katıldı.

Sevgi İlerlemedir. Nefret Pahalıdır

Esau Jenkins bir insan hakları aktivisti olarak çok önemli işlere imza attı ama onu insanların nezdinde ünlü yapan VW Minibüsün üstüne yazdığı bir cümle oldu: “Love is progress, hate is expensive.” Yani Türkçesiyle “Sevgi ilerlemedir. Nefret pahalıdır.”

Evet, nefret pahalıdır ve maliyeti vardır. Bu maliyetin bedelini başka ülkelerde olduğu kadar azımsanmayacak ölçüde biz de ödedik. Kahramanmaraş’ta, Sivas’ta hatta bugün Koç Üniversitesi’nde yaşanan nefret olaylarında yaşandığı gibi daha da ödemekle bitmeyecek bir maliyetle…

Seçimlere giderken muhalefetiyle, iktidarıyla nefretin kolay tüketilir söylemlerine tüm siyasiler sarılacak gibi görünüyor. Toplumun her kesimine farklı nefret tohumları serpecekler. Kimimiz Suriyelilerden, kimimiz dindarlardan ya da sekülerlerden nefret edeceğiz. Bazılarımız karşı komşusunun alevi olduğuna aldırmadan bu nefretin dilini uluorta ifade edebilecek. Haklılığımıza inanarak, nefret diline benzin taşımaya devam edeceğiz. Şiddeti bir hakkımız telakki edeceğiz. Kendimiz yargılayıp, kendimiz infaz edeceğiz.

İştiyakla Sevgi Diline İhtiyacımız Var

Toplumumuzun hiç olmadığı kadar ayrıştıran değil birleştiren liderlere, din adamlarına, kanaat önderlerine hatta mühendislere, doktorlara, öğretmenlere, inşaat ustalarına, işçilere ya da davar güden çobanlara ihtiyacı var. Bu insanların şöhret için, desinler için değil bir şeyler yapmak için, samimi bir eylem insanı oldukları için hatta bu söylemlerini şevkle, iştiyakla topluma anlatmalarına ihtiyacımız var. Daha doğrusu samimi olduklarını bilmemize ihtiyacımız var. Bu nefret dilinin karşısına başka bir nefret söylemi üretmeden, tarihimizdeki Yunus gibi, Mevlana gibi bir sevgi dili oluşturmalarına ihtiyacımız var.

İhtiras sadece tul-i emellerde söz konusu değil. Bir şeyi ihtiras derecesinde istemek için ille de menfaat ya da çıkar gerekmez. Esau Jenkins örneğinde olduğu gibi iyilik için, hak-hukuk için bir ömür tutku düzeyinde uğraşıp, çalışabilirsiniz. Hiç kuşkunuz olmasın sonunda da başarırsınız.

Bizim de tutkuyla; doğruluğu, hakkı, hukuku savunacak, yaşadığı topluma örnek olacak, gerekirse durmadan, dinlenmeden çalışacak liderlere, kanaat önderlerine ya da din adamlarına ihtiyacımız var.

2014 yılında yani ölümünden yıllar sonra Esau Jenkins için bir anma ve bir anıt açılış töreni yapıldı. O toplantıda en küçük kızı, kendisine uzatılan mikrofona babasının sözlerini aktardı: “Rahmetli Mahatma Gandhi'nin Hindistan'ın bağımsızlığını kazanma mücadelesinde hep şunları söylerdi: ‘Önce seni görmezden gelirler, sonra seninle alay ederler, daha sonra seninle savaşırlar ve sonra sen kazanırsın.’

Jenkins’in kızı babasının cümlelerini aktardıktan sonra sözlerine şöyle devam etti: “Sanırım bugün hepimiz kazandık. Topluluğumuz, Güney Carolina Eyaleti ve ulusumuz hep birlikte kazandık.”

Büyük bir ihtiramla düzenlenen anma toplantısına yüzlerce kişi katıldı. Esau Jenkins için açılan anıtın üstünde: “Love is progress, hate is expensive.” Yani Türkçesiyle “Sevgi ilerlemedir. Nefret Pahalıdır”, yazıyordu.

Türkiye’nin de Esau Jenkins gibi insanları olmalı. Nefret diliyle kısa vadeli kazanımları hedeflemeyen, haktan hukuktan taviz vermeyen, inandıkları değerlere tutkuyla bağlı kıymetlilerimiz olmalı. Hatta onları ihtiramla anacağımız, anma günlerimiz de…