Handan IŞIKSAL'ın 5 Mart 2024 tarihli yazısı: Alışveriş Bağımlılığı
Günümüzde mutlu olmanın yolları bambaşka bir boyuta ulaştı. Sevmenin, sevilmenin veya başarının ötesinde bir şeyleri elde edebilmek ya da edememek, mutluluğumuz üzerinde etken hâle gelmiş durumda. Geçmişte toplumların alışveriş alışkanlıkları, temel ihtiyaçları karşılama yönündeydi. İnternetin keşfi ve sosyal medyanın etkin bir şekilde kullanılmasıyla birlikte birçok yeni alışkanlık, hayatımızdaki yerini aldı.
Bugün çoğu insan, temel ihtiyaçların ötesinde görkemli veya gösterişli bir hayat elde etme çabasına girmiş durumda. Kişisel ihtiyaçların yanı sıra her gün yeni bir şeyler alma isteği, toplumun yarısından fazlasını psikolojik olarak da olumsuz etkiliyor. Tıpkı sigara veya alkole bağımlı olmak gibi alışveriş bağımlılığı da yeni ürünler elde edilemeyince mutsuzluk, depresyon, sinirlilik hâli gibi durumlar yaratıyor. Bu durum psikolojide ''onyomani'' olarak adlandırılıyor ve bazen boşanma sebepleri, maddi kayıplar gibi olumsuz durumlara sebep oluyor. Kişiler, yaşadıkları olumsuz durumlarda alışveriş yapmayı bir başa çıkma yöntemi olarak kullanıyor. Aynı zamanda kendini üstün gösterme, sosyal statü sağlama arzusu da bu eylemi yapmaya yöneltiyor.
Sosyal medya üzerinden yapılan yeni bir meslek türü olarak bilinen “influencer”ların da alışveriş yapmaya teşvik etme konusunda etkisi gün geçtikçe artmakta. Kişiler arasındaki “en iyisine sahip olma” rekabeti inanılmaz bir noktaya ulaşmakta. Kişiler en iyisine sahip olabilmek için maddi kaygı gözetmeksizin alışveriş yapabiliyor. Ülkemizde ''kara cuma'', ''kasım indirimleri'', ''efsane günler'' gibi kavramlar, insanlar üzerinde bir heyecan uyandırmakta ve ürünleri maliyetinden daha uyguna almak için bir yarış, rekabet içine sokmaktadır.
Alışveriş bağımlılığı (onyomani), günümüzde sıklıkla göz ardı edilen, önemsiz görülen ama aslında ciddi bir hastalık veya bağımlılık türüdür.
Bilinçli tüketici olmak, alışverişlerimizi, isteklerimizi de göz ardı etmeden ama ihtiyaçlar ağırlıklı olarak yapmak, bu bağımlılıktan kurtulmamızın ilk adımı olabilir. Sosyal statünün her ürünü elde etmeyle değil, büyük başarılara imza atarak sağlanan bir durum olduğunu unutmamak gerekir.