Betül Gökçe AKGÖL'ün 5 Nisan 2024 tarihli yazısı: Budapeşte'nin Tarih Dolu Simgeleri
Budapeşte, kendine özgü mimarisi, zengin tarihi dokusu ve eşsiz manzaralarıyla Avrupa'nın en cazip şehirlerinden biri hiç kuşkusuz. Şehir, genellikle "Doğu'nun Paris'i" olarak anılıyor ve gezginlere sunduğu birçok aktivite ve keşif imkanıyla biliniyor. Avrupa’da en güzel gece ışıklandırmasına sahip şehrin Budapeşte olduğu söyleniyor. Doğusunda tüm zarafeti ile Parlamento Binası, batısında Buda’nın yemyeşil tepeleri ve ortada üzerine şehrin ışıklarının aksettiği, Strauss’un valsleri ritminde akıp giden Mavi Tuna Nehri. Budapeşte’yi dünyanın en güzel şehirlerinden biri yapan çeşnili köprülerin ve binaların suya yansımaları. Şehrin sesleri ve yüzünüze vuracak serin Balkan rüzgarı. Adeta kusursuz bir kompozisyon.
Budapeşte’de görülmesi gereken yerlerden biri Buda Kalesi. Buda Kalesi, şehrin en yüksek noktalarından birinde yer alıyor ve muhteşem Tuna Nehri manzarasıyla ünlü. Halászbástya ise kaleye bitişik ve Gotik tarzda inşa edilmiştir. Göz alıcı mimarisiyle ziyaretçilerini büyülüyor. Tuna’nın batı kıyısında yükselen bu tarihi alanda Matthias Kilisesi, Balıkçılar Tabyası ve Uri Sokağı Evleri gibi görülesi yapılar mevcut.
Kendisine boşuna Avrupa’nın Paris’i denmiyor. Avrupa'nın en büyük üçüncü parlamento binası olan Budapeşte Parlamento Binası, neo-gotik tarzda yapılmış ve şehrin siluetinde göz kamaştırıcı bir yapıda. Tuna Nehri kıyısında yer almasıyla da dikkat çekiyor. Tuna kıyısında, Parlamento Binası’nın hemen önünde kalan sahil tarafında yere saçılmış gibi görünen ayakkabı heykelleri mevcut. Bu aslında bir anıt niteliğinde. II. Dünya Savaşı zamanında tam da o noktada öldürülerek, nehre karışan Yahudiler anısına Türkiye asıllı Can Togay ve Gyula Pauer bu anıtı tasarlamış. Gerçekten anlamlı çünkü o dönemde ayakkabı çok değerli olduğu için, insanlar vurularak nehre düşürülmeden önce, ayakkabılarını çıkarmaları emredilmiş.
Tuna Nehri boyunca Buda’yı Peşte’ye bağlayan elbette birçok seyirlik köprü var. Budapeşte'nin sembol yapılarından biri olan Széchenyi Zincir Köprüsü, tarihi dokusu ve büyüleyici görüntüsüyle ziyaretçilerini etkiliyor. Köprüyü geçerken Tuna Nehri'nin manzarasının keyfini çıkarabiliyorsunuz. Bu nedenle Zincirli ya da Aslanlı Köprü olarak bilinen Széchenyi ve Özgürlük Köprüsü olarak bilinen Szabadság üzerinden şöyle bir yürümeden dönmek olmaz. Devamında o görkemli köprülerden geçip, Danube yürüyüş yolunda uzun uzun yürüyebilirsiniz. Danube Yürüyüş Yolu, Tuna Nehri boyunca uzanan yürüyüş yolu. Şehrin en güzel manzaralarını sunuyor. Özellikle akşam saatlerinde nehrin üzerindeki köprülerin ışıklandırmasıyla romantik bir atmosfer oluşturuyor.
Hali hazırda termal su zenginliği ile Avrupa’nın tümüne nam salmış Budapeşte, 16. yüzyılda Osmanlı egemenliğine girince, hamam-kaplıca kültüründen etkilenmiş. Hatta Osmanlılar’ın gidişinden sonra da bu gelenek devam etmiş. Budapeşte'nin ünlü termal hamamlarından biri olan Szechenyi Termal Hamamı, ışıltılı tarihî atmosferi ve termal sularıyla ziyaretçilerini rahatlatıyor. Gösterişli bahçeleri ve duvar süslemeleri ile göz kamaştıran Széchenyi, Lukács ve Gellért gibi turistik kaplıcalar yanında Veli Bej (Veli Bey) ve Rudas gibi daha çok lokallerin toplaştığı mütevazi olanlar da görülesi.
Andrassy Caddesi, ağaçlı mı ağaçlı, geniş mi geniş, güzeller güzeli bir cadde. Üşenmeyip başından sonuna, hatta Vajdahunyad Kalesi’ne kadar yürümek lazım. Yol boyu pek güzel avlular, binalar, mağazalar, barlar, cafeler ve restoranlar size eşlik edecek. Meşhur Opera Binası, Terror Haza ve Lizst Müzesi de bu rota içerisindeki diğer seyirlikler bu arada. Toplu taşıma hatlarının şehri Budapeşte’de, kaçırılmaması gereken deneyimlerden biri de Andrassy Caddesi boyunca hizmet veren metro hattı. Avrupa’nın en eskisi. Kendinizi dönem filmi stüdyosunda hissettirecek bir ambiyansı var.
Budapeşte’nin müzeleri aslında başlı başına bir liste konusu. Tarihi o kadar zengin bir memleket olunca, aksini düşünmek saçma olurdu zaten. Neredeyse her bir cadde, her bir sokak zamanınızın tamamını ayıramayacağınız bollukta ve çeşitlilikte müzelerle dolu. Eczacılıktan ete, hamamdan telefona her şey müzeleştirilmiş. Uygulamalı Sanatlar Müzesi, Terör Müzesi ve Macar Ulusal Müzesi en çok rağbet görenler arasında.
Elbette Budapeşte’nin tarihini ve ünlü yerlerini bu yazıya sığdırmak çok zor. Budapeşte, tarih, kültür, doğal güzellikler ve lezzetlerin mükemmel bir kombinasyonunu sunan bir şehirdir. Her mevsim ziyaret edilebilecek birçok aktivite ve yer bulunur. Bu yazıda sadece birkaçından bahsettiğimiz Budapeşte'nin keşfedilmeyi bekleyen pek çok sürprizi var. Şehri gezerken yerel halkla etkileşime geçmeyi unutmayın, çünkü Budapeşte'nin gerçek ruhu burada gizli.