Handan IŞIKSAL'ın 7 Mart 2024 tarihli yazısı: Duvarlarda Asılı Hatıralar
Her birimizin hayatında unutmak istemediği, eşsiz anıları olmuştur. Bu anıları unutmak istememek, canlı tutmak tam anlamıyla mümkün olmazken duvarda asılı kalan fotoğraflar bir nebze de olsa bize o günlerin anlamını, değerini ve mutluluğunu hatırlatmaktadır. Zamanın nasıl hızla aktığını, önünden her geçtiğimizde bir kez daha göstermektedir.
Evimizde, duvarlarımızı süslediğimiz fotoğraflar; unutmak istemediğimiz, görmekten mutluluk duyduğumuz kişilerin ya da en mutlu olduğumuz anların fotoğraflarıdır. Hatırlanmak istemeyen hiçbir anı da ölümsüzleştirilmek istenmez.
Anıları ölümsüzleştirmek, ancak fotoğraflarla somutlaştırarak mümkün olabilir. Bir kişiyi unutmak istediğimizde bu işe ilk olarak onun fotoğraflarını yırtarak başlarız. Hepimiz bunu, anılardan kurtulmanın ilk adımı olarak kabul ediyoruz. Peki yıllardır ortaya çıkmamış, kıyıda köşede unutulmuş fotoğrafların gün yüzüne çıktığındaki heyecanı yaşamayan var mıdır? Çağımızın yeni bireyleri bu heyecanı belki de hiç bilemeyeceklerdir.
Günümüzde durum biraz daha hatta tamamen değişmiş durumda. Hasret duyduğumuz anıların özlemini gidermek için artık evimizin bir köşesinden fotoğraf kutusu çıkartmıyoruz. O fotoğrafların kokusunu almıyoruz. Teknolojinin gelişimiyle anılarımızı duvarlarda değil; cebimizde, cep telefonlarımızda saklıyoruz. Anılardan kurtulmak isterken fotoğrafları yırtıp atmıyoruz, tek bir dokunuşla siliyoruz ve gidiyor.
Her bir anı, duvarlarda bir araya gelerek yaşamın güzelliklerini, doyumsuzluğunu ve melodisini oluşturur. Hatıralarla dolu duvarlar sadece birer dekorasyon ögesi değildir, aynı zamanda yaşamın güzelliklerini anlatan sanat eserlerine dönüşme özelliğine sahiptir.