Nesrin YARIM ÖZOĞLU'nun 5 Nisan 2024 tarihli yazısı: Gençler Yeni Bir Dil Oluşturdu
Gençler yani her şeyi doludizgin yaşayan, ortası olmayan kararların sahibi olan Z kuşağı bizimle aynı dili konuşmuyor. Evet evet aramızda çok büyük yaş farkları olmamasına rağmen gençlerle aynı dili konuşmuyoruz. Onlar başka bir kuşağın insanı olarak kendi aralarında yeni bir dil oluşturdu.
Ben şok, tatava yapma, bro, sista, story, etkileşim kasmak, fake... Bunlar Z kuşağının günlük hayatta en çok kullandığı kelimelerden bazıları. Bu kuşak konuşmaya başladığında onlarla arasında epey yaş farkı olan dedeler, neneler hayretler içinde kalıyor, ‘Bunlar ne demek istiyor’ diye düşünmekten kendini alamıyor. Torunlarının başka bir dilde konuştuğunu düşünüyorlar. Bu dil, Z kuşağının yeni dili.
Z kuşağı (1997-2010 yılları arasında doğanlar) Türkçesinde popüler olan, genellikle sosyal medya, internet ve kendi aralarındaki iletişimde yaygın olarak kullandıkları birçok yeni terim var. Anne-babaların çoğu, özellikle de teknoloji ve sosyal medyadan uzak ebeveynler, bu dile yabancı ve gençlerin ne dediğini anlamakta zorlanıyor. Yabancı ve Türkçe kelimeleri karıştırıp ya da birçok kelimeyi kısaltıp günlük hayatta kullanıyorlar. Bırakın dede, nene gibi aile büyüklerinin onları anlamasını, anne-babaları tarafından bile anlaşılmıyorlar. Belki de tam olarak bunu istiyorlar. Anlaşılmamayı...
"Buluşmaya gitmek" tamlamasını "date’e çıkmak", yoğun sevgi gösterisini “love bombing”, bunun sonrasında terk edilmeyi ve biriyle tüm iletişimi hiçbir açıklama yapmadan ansızın kesmeyi ise "ghosting" olarak tanımlıyorlar. Gençlerin kullandığı kelimeler arasında "cringe" yani başkası adına utanmak, ''shiplemek'' yani iki kişiyi birbirine yakıştırmak gibi kavramlar da var.
Mesela, "günaydın" demek için kısaca "güno" ya da en yakın arkadaş için "kanka" kelimelerini kullanıyorlar. Bir şeyi çok beğendilerse mükemmel yerine “mük” diyorlar. "SS almak" derken ekran görüntüsü yakalamaktan bahsediyorlar. "Manifestlemek" ise istediğiniz şeyleri düşünce gücüyle kendinize çekmek anlamına geliyor. "Efso"yu bir şeyin ne kadar harika olduğunu vurgulamak için kullanılıyor. “Bro” kelimesi yakın dostları tanımlıyor. "Stalklamak", birinin sosyal medya hesaplarını gizlice izlemek anlamına geliyor. "DM'den yazmak", birine özel mesaj atmak. "LOL" ise kahkahalara boğulduklarını ifade etmek için kullandıkları bir kısaltma.
Üstelik bu kendi aralarında oluşturdukları dil, sanal dünyalarında da sınırlı kalmadı. Okulda, sokakta, evde, aile büyükleri ile konuşmalarında yani günlük hayatlarında kendini göstermeye başladı. Uzmanlar sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada Z kuşağının kendi dilinin oluştuğunu ifade ediyor.
Dil; bir toplumun tarihi, sanatı ve edebiyatı için önemli bir olgudur. Küreselleşme ve teknolojik gelişmeler gibi çeşitli faktörlerle dile yabancı kelimelerin girmesi doğaldır ve bu, o kültürün zenginleşmesine katkıda bulunabilir. Önemli olan, o dilin bu değişim sürecinde özgünlüğünü koruyabilmesi ve toplumların kendi kimliklerini, değerlerini ve miraslarını yansıtacak şekilde gelişebilmesidir. Uzmanlara göre dilin bu kadar basite indirgenmesi ya da konuşma dilinin bu kadar basitleştirilmesi hem edebiyata, sanata, tarihe olan ilgiyi azaltıyor hem de okuma oranlarını çok düşürüyor. Bilgisayar, tablet, telefon gibi sanal dünyanın aletlerinde yazışmaktan kâğıt ve kalemden uzak kalan bu nesil, oluşturdukları bu dille grameri de yanlış kullanarak Türkçe dilinin bozulmasına yol açıyor.