R. Bülend KIRMACI'nın 28 Haziran 2024 tarihli yazısı: İnsanlık İrtifa Kaybediyor!

8 milyar 200 milyona yakın insan yaşıyor şu kavanoz dipli Dünyada.

Bunların 800 milyondan fazlası her gece yatağa aç giriyor.

Aç!..

Ve yüz binlerce insan, bi-ilaç; yani ilaca erişmekten uzak.

Temel gıdaya ve sağlıklı suya erişmekten yoksun milyonlar da cabası.

Bu dünyada silahlanmaya ve uyuşturucu trafiğine bir yılda harcanan para ile yeryüzünde açlığı, ilaçsızlığı, kanalizasyon dahil alt yapı eksiklerinin tümünü gidermek mümkün.

Mümkün ama muhtemel değil.

Değil, çünkü Dünyayı bir avuç tapınakçının güdümündeki siyasi ve militer güçler idare ediyor.

Küresel bir çeteden söz ediliyor; o kadar derine inmeden şu gözlemde mutabık kalınabilir:

Dünyanın kalitesi, 60'ların, 70'li yılların kalitesinden çok uzakta...

Bu, siyaset, medya, iş yaşamı, sanat ve hatta spor ortamı açısından da böyle...

Vahşi kapitalizm, tekelci iş birlikçi sermaye, sosyal devlet ve refah toplumu arayışını ezdi geçti!

Davos, Porto Allegre karşısında defalarca hükmen galip ilan edildi.

Atlantik'ten Pasifik'e, Ortadoğu'dan Adriyatik'e büyük meydan okumalar;

Kirli kanlı doların arkasından virüs gibi her bölgeye yayılan vekalet savaşları var...

Yolsuzluk, yoksulluk, yozlaşma ve yabancılaşma mega kentlerden plantasyonlara dört yanımızı sarmış durumda.

Bir yanda yüzde bir ultra varsılların dünyası, diğer yanda ezilen, sömürülen, savaşlara sürülen büyük ama güçsüz çoğunluğun dünyası...

Balkanlardan Kafkaslara ulus-devletler tasfiye edilmeye çalışıyor.

Bizim de nice sorunumuz var, maalesef Türkiye de, büyük hedef olarak tanımlanıyor.

Orada, burada her yerde altta kalanın canı çıkıyor...

Sonuçta insani değerler irtifa kaybediyor...

Değerli okurlarım, "bunları biz de biliyoruz" dediğinizi duyar gibiyim.

Benim amacım öğütlemek veya haşa öğretmek değil; ‘Hep birlikte nereden geldik, neredeyiz, nereye gidiyoruz?’ sorularına yanıt üretmek.

Yanıtı doğru vermek için, sorunu doğru tanımlamak gerek...

Evet, bu hızla irtifa kaybeden, ekonomik olarak çöken, sosyal anlamda çözülen ve moral değerleri giderek çürüyen Dünyamızı gerçekten insancıl anlamda dönüştürmemiz gerekiyor.

Ekonomide bütüncül kalkınmayı, servet ve nimetlerden adil yararlanmayı, eğitim ve sağlıkta uygarca hizmet sunumunu her insan için geçerli kılmayı, o arada düşünce ve ifade özgürlüğü başta herkesin insan hakları açısından kendisini güven içinde hissedeceği bir dünyayı kurmak zorundayız.

Bu da başta eğitim ve uluslararasında üretici kesimlerin dayanışması ile olanaklı olacaktır.

Bir gün olacaktır.

İnsanlık yeniden doğacaktır!