Nesrin YARIM ÖZOĞLU'nun 11 Ağustos 2023 tarihli yazısı: İstanbul Depremi ya Olursa?
Her Ağustos ayı geldiğinde aklımız o korkunç geceye gider. Sabahın karanlık bir güne uyandığı o korkunç geceye, 17 Ağustos gecesine... Şimdi yine o gecenin yıldönümü yaklaşırken, Kahramanmaraş depreminin üzerinden 6 ay geçmişken bizler yine akıllara ilk gelen soru ile baş başayız. Kaçınılmaz son olan İstanbul depremi ya olursa?
6 Şubat Kahramanmaraş depremi bizlere gösterdi ki İstanbul depremi yaşanırsa gerek felaketin büyüklüğü gerekse hızlı müdahale anlamında felaketin de felaketini yaşarız. İşte bu yüzdendir ki olası İstanbul depremi herkeste ortak öneme sahip. Geçtiğimiz günlerde Marmara Denizi’nde meydena gelen 3.3 büyüklüğündeki deprem yoksa o tarih yaklaşıyor mu tedirginliği yaşattı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nden son günlerdeki İstanbul depremi tartışmalarına karşın ‘bir zaman verilmesi mümkün olmadığı’ açıklaması yapılsa da insanlar olası depremde neler yaşayabilecekleri adına senaryolar üretmekten geri kalmıyor.
Sık sık görüşlerini bildirmekten kaçınmayan Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, olası İstanbul depreminin öncelikle Kumburgaz Fayı'nda olacağını ve 7,2 ila 7,6 büyüklüğünde gerçekleşeceğini söylüyor. Bu kıyameti yaşamak istemeyen ya da en azından bu korku ile yaşamak istemeyen imkanı olan herkes İstanbul’dan kaçıyor. Bunda Maraş depreminde yaşanılanların büyük etkisi olduğu aşikar. Deprem üzerine yaptığı açıklamalarla tanıdığımız ünlü bilim insanı Prof. Dr. Celal Şengör de geçtiğimiz günlerde istanbul’dan taşınma kararını sosyal medyadan paylaştı. Çünkü olası bir İstanbul depreminde en az 2.5 milyon insanımızın hayatını kaybedebileceği söyleniyor.
İstanbul son yıllarda yabancı uyruklu vatandaşların da gelmesi ile olağandışı kalabalık bir şehir haline geldi. İstanbul’u son yıllarda gezip görme şansınız oldu ise şehirdeki yapılaşmayı da görmüş olmanız gerekir. Binaların sıklığı, sokakların darlığı ve kontrolsüz insan kalabalıklığı İstanbul’un sonunu getirecek ana etkenler. Ünlü bilim insanı Prof. Dr. Celal Şengör’ün aldığı kararın arkasında da bu yatıyor. Şengör, İstanbul depremi sonrasına dair çizdiği tabloda şunlara yer veriyor; “Binlerce bina akardion gibi olacak. 60-70 bin bina tamamen çökmese de yıkılacak. Kurtarma çalışmaları için sokaklara girilemeyecek. Kente giren çıkan yolların önemli bir bölümü kullanılamaz hale gelecek, ortaya çıkacak kaos ortamında sağ kalanlar da günlerce belki haftalarca bloke olacak.”
Maraş depreminde müdahalenin ne kadar geç yapıldığından yakınmıştık. Korkarım ki olası bir İstanbul depreminde bu daha da katlanacaktır. Çünkü diğer şehirlerden yardım gelse bile şehre ulaşmak imkansız olacaktır. Deprem sonrasında yaşanabilecek diğer dramatik şeylerden söz etmek dahi istemiyorum. Bunda şehrin bir suçu yok. Kontrolsüz bir şekilde göç alması ve binaların İstanbul depremine hala hazır olmamasının büyük payı var. 6 ay önce yaşadığımız korkunç depremden sonra dahi elle tutulur ne gibi önlemler aldık? Hiç. İmkanı olanlar daha yaşanabilir şehirlere göçmeye başladı. Bunun dışında yapılan pek de bir şey yok.
17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 24 yıl geçti. Hali hazırda ara ara kendini hatırlatan, yer bilimcilerin sürekli uyarıda bulunduğu olası bir deprem gerçeğimiz daha var ama hala İstanbul depreme hazır mı değil mi konuşmaları yapyoruz. İşte en büyük hatayı burada yapıyoruz. Konuşmak yerine eyleme bir türlü geçemiyoruz.
Ailesi ve tüm sevdikleri İstanbul’da olan birisi olarak tek temennim Tanrım bir daha böyle bir felaket yaşatmasın.