R. Bülend KIRMACI'nın 16 Ağustos 2024 tarihli yazısı: Müstahak mıyız?
Tercihlerimizi yaşıyor, yapmadıklarımızın da bedelini ödüyoruz.
Hepimiz değil kuşkusuz; sorumluluk duygusunu taşıyanlarımız hariç;
Bu yoksulluğa, bunca soyguna, düzenden, dünden ve yarından, hatta tarihten dışlanmış olmaya; belli ölçüde müstahakız!
Yani, olan-biteni hak ediyoruz...
Maaş veriliyor gibi yapılıp; çalışıyor gibi yaparak..
Faizi eleştirip, tefecilerin ardında koşarak..
Siyasette vurgunu kınayıp, siyasete rant için katılarak..
Dolaylı vergilerden yakınıp, kayıt dışı çalışıp, çalıştırarak..
Bütçenin eritilen gelirlerle finanse edilmesine karşın sarı sendikacılığı kanıksayarak..
Madrabaz politika esnafından "hamili kart yakınımdır" referansını koparıp, kitlesel işsizliğe göz yumarak..
Fırsatçılara kazıklanma pahasına, "bol yıldızlı otellere" kapağı atmayı marifet sayarak..
Sınav sorularının çalınmasına bir gün bile itiraz etmeden, özel okullara öğrencilerimizi göndermek için pazarlık yaparak..
Bedelli askerliğin amacı dışına sapmış olmasına karşı çıkmadan, şehitlerimiz için sözüm ona ağıt yakarak..
Depremden korkup, her türlü önleme karşı duvar örerek..
İnancımızı kendi dilimizden anlamak için özen göstermeyip, Allah ile aldatanlardan insaf bekleyerek..
Evet, yaptığımız yapmadığımız, değiştirilmesini isteyip de yerimizden kalkmadığımız her şeyin sonucuna müstahakız!
Kuşkusuz bu böyle kalmayacak...
Dün böyle bir toplum değildik.
Yarınlarda çok daha duyarlı ve sorumlu bir toplum haline geleceğiz...
Bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçe,
İnsancıl sosyal bir dünyada yaşayacağız...