R. Bülend KIRMACI'nın 27 Eylül 2024 tarihli yazısı: Ölümü Tadacağız, Yaptıklarımızla Karşılaşacağız

"Her nefis ölümü tadacaktır"

"Herkes yaptığının karşılığını alacaktır"

Bu iki cümle üst üste  on kere okunup güne başlansa;

Ne "kadın cinayeti”

Ne "çocuklara tecavüz"

Ne "hırsızlık ve soygun"

Ne "ağaç veya köpek katliamı"

Ne de "yolsuzluk" kalırdı...

Belki hırslarımız zayıflar, dayanışmacılık artar; aç biilaç kimse kalmazdı...

Ölüm, yaşamış olmanın doğal sonucu, kimse ömür satın alamıyor; 
zengin ve fakirin ölecek olması gerçeği müthiş bir eşitlik duygusu sağlıyor.

Fakat bu gerçek gün içinde unutuluyor; insanoğlu genetik kusurlarıyla, para toplayıcılık ve tüm çevresini ezme pahasına sahip olma dürtüsü içinde; çirkef, kenef, soysuz hale bürünüyor.

Savaşların, sömürünün ve soyunun sürmesi, ölümle pazarlığın bir eseri...

Senden önce de ölümün olduğunu bildiğin halde ve öldürmesen de herkesin öleceğini bildiğin halde nice kepazelikler yaşandı ve yaşanıyor...

Fakat muhteşem söz hala kitapta ve duvarda ve iyi kalpliler için bir korkudan çok bir amentü ifade ediyor.

Gelelim herkesi yaptığının karşılığını alacağı sözüne...

İşte, bu söz de adeta aritmetik bir gerçeklik gibi...

Dilimiz ve deneyimimiz bunu söyler.

Yarına kalır ama yanına kalmaz kötülüğün ve balık bilmese de halik bilir yaptığın iyiliği...

Keşke bu sözü de tüm kurumların duvarına yazsak ve yetişme çağındaki tüm gençlerin kafalarına kazısak...

İnsanın "yaptıklarının" karşısına çıkması konusunda doğrudan ve dolaylı olarak yaşanmış o kadar örnek var ki burada satırlar yetmez.

Her nefsin ölümü tadacağı nasıl ki bir eşitlik duygusu sağlıyorsa; her bir bireyin diğerlerine yaşattıklarını yaşayacak olduğu gerçeği de adalet algısını tesis ediyor.

Evet, her şeyi toplayan ve vurgulayan bir büyük öğüt ile bitirelim:

Sevelim, sevilelim bu dünya kimseye kalmaz!