Ebrar ÇELİK'in 18 Ağustos 2024 tarihli yazısı: Sosyal Medya Gerçekliği Perdeliyor mu?

Sosyal medya, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Instagram’da gördüğümüz tatil fotoğrafları, yaşam tarzları, insanların mutlulukla dolu hayatları... Bu dijital dünyada gördüğümüz her şeyin gerçekten doğru olup olmadığını sorgulamak hiç de kolay değil. Sizce, sosyal medya, hayatın gerçeğini mi yansıtıyor yoksa sadece bizi yanıltan bir perde mi?

Öncelikle, sosyal medyada karşılaştığımız içeriklerin çoğunun özenle seçilmiş ve düzenlenmiş olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir fotoğrafın güzel görünmesi için uygulanan filtreler, özel anların paylaşılma şekli ve sadece en parlak, en mutlu anların gösterilmesi, bize sosyal medyada gördüğümüz şeylerin gerçekliği ne kadar yansıttığını sorgulatıyor. 

Bana göre sosyal medya, çoğu zaman yüzeysel bir mükemmeliyet hissi veriyor. Gerçek yaşamın karmaşıklığını ve zorluklarını görmüyoruz; sadece parıltılı kısmı görüyoruz. Bu durum da, idealize edilmiş hayatlarla kıyaslama yaparak kendimizi eksik hissetmemize neden olabiliyor.

Sosyal medyada karşılaştığımız bu tür içeriklerin etkisi, gençlerin özsaygısını etkileyerek, kendilerini diğerlerinin mükemmel görüntüleriyle kıyaslamalarına yol açıyor. Gençler, sosyal medyadaki “başarı” ve “mükemmellik” standartlarına uyabilmek için baskı altında hissediyor.

Bu noktada, sosyal medyayı daha bilinçli ve dengeli bir şekilde kullanmak büyük bir öneme sahip. Yapmamız gereken, bu dijital platformları kullanırken gerçeklik algımızı koruyabilmek ve sosyal medyanın sunduğu mükemmeliyet arayışına karşı daha eleştirel bir bakış açısına sahip olabilmek.

"Sosyal Medya Gerçekliği Perdeliyor mu?" sorusunun cevabı da, benim için şöyle:

Aslında sosyal medya, hem gerçekliğin bir parçasını hem de bir perdeyi temsil ediyor; en parıltılı anları öne çıkarırken, gerçek yaşamın zorluklarını ve sıradanlıklarını sıklıkla göz ardı ediyor. Ancak önemli olan, sosyal medyanın sunduğu parıltının ötesine geçip, gerçek yaşamın değerini kabul etmektir.