Kadriye CİRİTCİ'nin 21 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Tiyatro
Değerli okurlarım, bugün köşemde tiyatro ile ilgili bilgileri derlemek istedim. Tiyatro benim de vazgeçilmezimdir. İzleyici olarak sanata ve sanatçıya saygım sonsuzdur. Geçtiğimiz günlerde sonsuzluğa uğurladığımız duayen sanatçımız Ayten Gökçer’i saygıyla ve rahmetle anıyorum. Dünya, dev bir tiyatro değil midir? Her gün sahnelenen bir oyun ve bizler bu dev tiyatronun oyuncularıyız. Kimimiz başrolde, kimimiz figüran.
Tiyatroyu Shakespeare’in şu sözü ile ifade etmek yerinde olacaktır: “İnsanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı.”
Tarihte ilk tiyatro, Atina'nın Akropolis şehrinde yer alan Dionysos Tiyatrosu, dünyada bilinen en eski tiyatrodur. Tarihi kaynaklara göre başlangıçta ahşaptan yapılan bu mekân, daha sonra taşa çevrilmiş olup toplamda 67 seyircinin oturabileceği şekilde planlamıştır.
İlk tiyatro şenliği, M.Ö. 534 yılında Atina'da yapılmıştır. Antik Çağ'da tiyatro, üst sınıfa özgü bir etkinlikti. Her yıl Dionysos'u kentin hangi ileri geleninin onurlandıracağına karar verilir ve bu kişi, etkinlikleri düzenlerdi. Bu nedenle sosyal itibarla doğrudan ilgiliydi. Bilinen ilk tiyatro eseri, M.Ö. 6. yüzyılda yaşamış olan Aiskylos'a aittir. Bu eser normalde üç farklı oyundan oluşsa da sadece son oyun günümüze kadar ulaşmıştır. Son oyunda Zeus'un Prometheus'u ve insanları cezalandırması konusu işlenir.
6. ve 7. yy.’da Tanrı Dionysos onuruna yapılan törenlerde söylenen dithirambos şarkılarından doğduğu varsayılmaktadır. Giderek belli biçim kalıplarına göre yazılmaya ve şiirsel nitelik kazanmaya başlayan bu koro şarkılarına bir de konuşan kişi "hipokrites” (yanıt veren) eklenince, tiyatronun diyalog çekirdeği oluşmuştur. Türkiye'de bulunan en eski tiyatro sahnesi, Efes Antik Tiyatrosu’dur ve İzmir’de bulunmaktadır.
Panayır Dağı'nın güney eteklerinde yer alan tiyatro, ilk olarak Helenistik dönemde inşa edilmiştir. Bugün görülen kalıntılar M.S. 1. ve 2. yüzyıla aittir. Efes Antik Tiyatrosu, antik tiyatroların ortak unsurları olan “sahne, orkestra ve cavea”dan oluşur.
Osmanlı döneminde ise ilk tiyatro Gedikpaşa Tiyatrosu’dur. İstanbul'un Gedikpaşa semtinde 1859'da inşa edildiği düşünülen, 1884'te yıktırılmış tiyatrodur. Osmanlı İmparatorluğu'nda tiyatronun doğuş ve gelişiminde önemli bir yer tutmaktadır. Türk edebiyatında sahnelenen ilk tiyatro oyunu “Şair Evlenmesi" adıyla bilinen eser olup yazarı ise Osmanlı dönemi şairlerinden Şemsi Efendi'dir. "Şair Evlenmesi", 1860 yılında sahnelenmiş ve Türk tiyatro tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Şair Evlenmesi, görücü usulü evliliği eleştirir. Orta oyunu ile Batı tiyatrosunun birikimlerini bir arada yansıtmakta olan eser, ölümsüz bir klasik niteliğine sahip olarak edebiyat tarihindeki yerini korumaktadır.
Gerçek anlamda sahnede sergilenen ilk tiyatro eseri, Namık Kemal tarafından yazılmış olan "Vatan Yahut Silistre" isimli eserdir. Vatan Yahut Silistre, Türk edebiyatının içerisinde Batılı anlamda yazılmış olan ve oynanan ilk tiyatro eseridir. Bu yönünden dolayı büyük bir önem arz eder. Vatan Yahut Silistre oyunu, 1 Nisan 1873 gecesi İstanbul'da Güllü Agop'un Gedikpaşa'daki tiyatrosunda sahnelenmiştir.
Türk halkı, yüzyıllar boyunca özgün bir tiyatro geleneğine sahip olmuştur. Günümüze kadar ulaşan tiyatro türlerini çevre bakımından ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan birincisi, Türk halkının büyük çoğunluğunu oluşturan, geleneklerine, kültürlerine, inançlarına sıkı sıkıya bağlı olan köy insanlarının oluşturduğu “köylü tiyatrosu geleneği”dir.
Bu gelenek zamanla biçim ve öz bakımından değişime uğramış olsa da günümüze kadar yaşamıştır. Bir diğeri ise başkentte oluşmuş bir tür olan “halk tiyatrosu geleneği”dir. En önemli türleri; kukla, Karagöz ve orta oyunudur.
Tiyatronun hem bireye hem de o bireyin toplum içindeki yaşamına büyük katkıları vardır. Sahnelenen tüm oyunların gişesi bol olsun. Sevgilerimle…