Eylem Esen ARABACI'nın 26 Ağustos 2023 tarihli yazısı: "Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Giden Yolda Felsefenin Rolü"
Günümüzde toplumsal cinsiyet eşitliği, tüm dünyada önemli bir tartışma konusu ve hedef olarak öne çıkmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların ve erkeklerin toplumsal, ekonomik ve siyasi hayatta eşit haklara sahip olmalarını ifade eder. Bu konuda ilerleme kaydetmek ve gerçek anlamda eşit bir toplum oluşturmak için ise feminist felsefe büyük bir öneme sahiptir. Feminist felsefe, toplumsal cinsiyet rollerini, eşitsizlikleri ve ayrımcılığı ele alarak dönüştürmeyi amaçlayan bir yaklaşımdır.
Feminist felsefenin toplumsal cinsiyet eşitliği yolunda oynadığı rolü anlamak için öncelikle patriyarkal yapının ve cinsiyet normlarının nasıl toplumları etkilediğini görmemiz gerekmektedir. Bu normlar, zaman içinde şekillenmiş ve kadınları genellikle ikincil konuma koymuş, erkeklerin üstünlüğünü vurgulamıştır. Feminist felsefe, bu normları sorgulayarak, toplumsal cinsiyet rollerinin dayatıldığı kalıpları eleştirerek, eşitsizliklerin temellerini deşifre etmektedir. Temel odak noktalarından biri, dilin ve sembollerin toplumsal cinsiyet anlayışını nasıl şekillendirdiğini anlamaktır. Dil, kültürlerin ve toplumların düşünce biçimini yansıtırken, aynı zamanda bu düşünce biçimini de pekiştiren bir araç olarak kullanılır. Feminist felsefe, cinsiyet dilinin nasıl ayrımcı ve sınırlayıcı olduğunu vurgular, toplumun dili değiştirerek daha adil ve eşitlikçi bir toplum inşa edilmesine katkı sağlar. “Ayrımcılık dilde başlar” sloganı da, patriyarkal düzenin sürmesi noktasında dilin işlevini vurgulayan bir slogan olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca feminist felsefe, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda eğitim ve farkındalık yaratmanın önemini de vurgulamaktadır. Eğitim, değişim ve dönüşümün temel taşıdır. Feminist felsefe, eğitim kurumlarının cinsiyet eşitliği değerlerini benimsemesi gerektiğini savunurken, aynı zamanda bireylerin kendi cinsiyet rollerini sorgulamalarını teşvik eder. Müfredata dayalı toplumsal cinsiyet eşitliği derslerinin uygulanması gerektiğini savunur.
Sonuç olarak, feminist felsefe toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde önemli bir rol oynamaktadır. Toplumsal cinsiyet normlarına, patriyarkal yapıya ve ayrımcılığa meydan okuyarak, daha adil ve eşitlikçi bir dünya inşa etme yolunda felsefenin gücünü kullanmaktadır. Feminist felsefe sayesinde, cinsiyet eşitliği konusundaki farkındalık artmakta, değişim sağlanmakta ve toplumların daha kapsayıcı, özgür ve adil olma yolunda ilerlemesi hedeflenmektedir. Bu yolda her bireyin ve toplumun üzerine düşen rolü yerine getirmesi, daha eşit bir geleceğe doğru atılan önemli adımlardan biridir.