Nesrin YARIM ÖZOĞLU'nun 20 Ekim 2023 tarihli yazısı: Tüm Dünya Bu Suça Ortak
Tüm dünyanın gözleri önünde, bile isteye, göz göre göre insanlık suçu işleniyor. Birilerinin kınadığı, birilerinin kınamaktan dahi çekinip sessiz kaldığı, birilerinin ise sırtlarını sıvazladığı çoluk çocuk, kadın, erkek, yaşlı, genç demeden insanların katledildiği bir insanlık suçu işleniyor ve tüm dünya bu suça ortak oluyor. “Katlediliyor” diyorum, çünkü hiçbir savaşta bile görülmeyen, çoğunluğu kadın ve çocukların sığınıp tedavi gördüğü hastanelerin bombalandığı bir katliam, bir soykırım yaşanıyor.
İsrail’in Filistin üzerindeki işgali uzun yıllara dayanıyor. Filistin toprakları işgal edildikten sonra Yahudilerin oralara yerleşip eli silahlı “yerleşimci” denilen insanların hiç huzur vermediğini, ara ara taşkınlıklar yaptığını biliyoruz ama son yaşanan olaylar iki devlet arasındaki savaş eylemlerinin çok ötesine geçti.
Hamas'ın silahlı kanadı Kassam Tugayları'nın 7 Ekim sabahı "Aksa Tufanı" adıyla saldırı başlatmasının ardından Filistinli gruplar ile İsrail arasındaki çatışmalarda İsrail, Gazze'ye yönelik saldırılarını sürdürüyor. Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda, ölü sayısının en az 3 bin 300'e çıktığını ve 13 bin kişinin ise yaralandığını duyurdu. Gazze Şeridi’ni vurmaya devam eden İsrail, Gazze Şeridi'ndeki Cibalya bölgesi ve Nusayrat Mülteci Kampı ile Yermük ve Zeytun mahallelerine havadan ve denizden saldırılar düzenledi. Camiler, okullar, evler, ekmek fırınları, gıda merkezleri İsrail tarafından bombalanıyor. Hamas, İsrail'in şu ana kadar 120 bin konutu, içinde yaşayanların başına yıktığını iddia ediyor. Filistin Sağlık Bakanı Mey Keyle de Gazze Şeridi'nde ciddi ilaç sıkıntısı ve hastanelere ulaşımda büyük sorun olduğu uyarısında bulunuyor. Keyle, su kesintileri ve kanalizasyon sisteminin bozulmasının bulaşıcı hastalıkların yayılma riskini artırdığına da dikkat çekiyor.
Geçtiğimiz salı akşamı özellikle yaralı çocuk ve kadınların ağırlıklı olduğu bir hastanenin bombalanması ise yaşanan katliamın boyutunu gözler önüne serdi. En kanlı savaşlarda bile hastane bombalanmamış. bir hastaneyi vurmak ve içerisindeki yüzlerce insanı, en önemlisi tedavi gören insanları, sağlıkçıları öldürmek insanlığın görüp görebileceği en büyük vahşettir. Bir soykırımdır. Bu saldırıda ise çoğunluğu çocuk olmak üzere 500 kişinin öldüğü açıklandı.
Bugün Gazze’nin yaşadıklarını Bosna’da, Irak’ta gördük, Doğu Türkistan’ın feryadını hâlâ kimseler duymadı, yaşadıklarını görmedi. Orada uygulanan soykırım da görmezden gelinenlerden ve şimdi yine protesto, gösteri yapıp iki bayrak sallamakla, sosyal medyadan kınama mesajı paylaşmakla bu iş olmaz. Bu sefer vicdanlarımızı rahatlatmamız imkânsız. O çocukların ahı, o anaların feryadı, o babaların çaresizliği üzerimize kalır. Öyle görüntüler var ki biz bakmaya dayanamazken onlar o acının tam ortasındalar. Biz o görüntülere dayanamazken o yavrucakların yaşadıklarına dayanmasını nasıl bekleriz? İşte o yüzden bu sefer bir adım öteye gitmeliyiz. Orada çocuklar ölürken kimin haklı olduğunu konuşmak, uzun uzadıya tartışmak bu katliama, katliamlara ortak olmaktan başka bir şey değildir.
Savaşın tam ortasında yer almak değil dediklerim. Sağduyumuzu koruyarak tüm dünya olarak dili, dini, ırkı ne olursa olsun bu katliama sessiz kalmamalıyız. Çocukların öldüğü bir dünya, kimseye iyilik getirmez. Bu katliama bir an önce son verilmeli. Bir çocuğun evinde, sokağında, okulunda kendini güvende ve huzurlu hissetmesinden başka ne isteği olabilir? Bu çocuklara bunu sağlayalım.
Gazze’de hastaneye yapılan saldırıda sadece çocuklar, kadınlar, yaralılar değil, insanlık öldürüldü. Bu bir savaş değil, katliamdır. Yapılan saldırıyı lanetliyor ve tüm dünyayı Gazze’de yapılan katliamı durdurmaya ve barışa ortak olmaya davet ediyorum.