Mürvet KARA'nın 10 Ocak 2024 tarihli yazısı: Yeni Bir Abece Doğuyor

Gündelik iletişimimizin büyük bir kısmını mesajlaşarak gerçekleştiriyoruz. Mesajlaşmanınsa ayrı bir dili var. Bu dilde gif’ler, emojiler, sticker’lar yeni bir abece niteliği taşıyor.

Duygularımızı, düşüncelerimizi, cümle kurmak yerine artık bir emojiye sığdırıyoruz. Kelimelerin yerini imajlar aldı. Hiyeroglif yazılarda olduğu gibi resme dayalı bir abeceye geçiş aşamasındayız. Artık sesli iletişimde bile sözcükleri daha az kullanacağımız bir döneme geçebiliriz.

Bu ne demek? Sözsüz iletişimin, göstergelere dayalı iletişimin ön plana çıkması demek. Renkler, duruş, bakış, yüz ifadeleri, el kol hareketleri… Mesajlardaki emojiler gibi bizler de artık birer sessiz sinema oyuncusuna dönüşüyoruz. İnsanların mimikleriyle ve jestleriyle konuşmayı günden güne daha çok tercih ettiğini gözlemliyorum.

Bu tablo korkunç mu? Belki. Sözü kutsayan düşünceye göre aslında olmaması gereken bir duruma sürükleniyoruz ancak sözü kutsamaya gerek var mı? Görüntüler de bir şeyleri imajine ederek mesajı iletemez mi? Hem evet hem de hayır.

Sözün kayıtsız oluşu, anlık oluşu, silinebilirliği, uçuculuğu pek çok konuda dezavantaj gibi görünmektedir. Ancak görüntüler de kayıtlı, belgelenebilir buna rağmen uçucu ve göstermeye dayalıdır.

Özellikle sosyal medyada ve günlük haberleşme rutinimizi ağırlıklı olarak sürdürdüğümüz telefon uygulamalarında hangi emojiyi kullanırsak kullanalım, sil butonuyla yok olabiliyor. Ya da telefonumuzun hafızası o mesajı ne kadar saklayabilecek kapasitedeyse o kadar muhafaza edebiliyor.

Bir yanıyla emojiler, bakışın yöneldiği bir nesne olması dolayısıyla fetiş unsuruna da dönüşüyor. Bu fetiş hâli, emoji kullanımının sıklığına açıklık getirebilir. Bir mesajda emoji olması ile olmaması arasında insanlar üzerindeki etkileri bakımından çok ciddi fark var. Ancak buna gerek var mı? Algılarımız neden emojilerian olması gerektiği yönünde kurgulanmış durumda?

Yalnızca mesajları okundu bildirimi ile bırakmamak için bir tek emoji yollayıp iletişimi sonlandırmak mesela… Bu davranış da aslında bir çeşit fetişleştirme hâlini ortaya koyar. Bu ahval üzere bizlerin payına düşen görüntülerin renkli dünyasına kapılmadan, bu uçuculuk ve silikliğin hâkim olduğu dijital iletişim dünyasında var olmaktır.

İnsanlarla iletişimimizde en önemli olan şey öncelikli olarak içtenliğimizdir, ardından da üslubumuz gelmektedir. Biçim yani emojilerin de dâhil olduğu abeceye dayalı konular, işin en son aşaması ancak herkesin de en çok dikkatini çeken kısmı. Dolayısıyla kutsamadan veya fetişleştirmeden bu iletişim mecralarını kullanmak gerekiyor.