Sibel BAY'ın 11 Ağustos 2023 tarihli yazısı: Yeraltı Filminin Mekan ve Beden Dili Açısından Analizi

Zeki Demirkubuz'un yönetmenliğini yaptığı ve Engin Günaydın'ın başrolünde olduğu 2012 yapımı Yeraltı filmi, Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar romanından uyarlananarak sinemaya aktarılmıştır.

Ev 

Kentleşme, modern birey olan Muharrem’in yalnızlığını ve iletişimsizliğini daha da artırmaktadır. Filmde kentleşmenin beraberinde getirdiği imkânların modern bireyi oluşturmasının yanında bireyi yalnızlığa sürüklemesine ve beraberinde iletişim kurmada ciddi sıkıntılar yaşamasına sebep olduğu görülmektedir. Yeraltı filminin geçtiği yer Ankara’dır. Ankara, Türkiye’nin başkenti olması sebebiyle bürokrasinin en fazla hissedildiği yerlerdendir. Filmde de iktidarı ele alan bireyler ve güç kullanımları sıklıkla işlenmektedir.  Mekânlarda da buna bağlı olarak şekillenmektedir. Muharrem’in apartmanın en üst katında oturması memur olmasıyla bağlantılıdır. Hiyerarşik olarak en güçlü olandır. Apartmanın kapıcısı Türkan ise hiyerarşiye bağlı olarak apartmanın en alt katında oturmaktadır.

Muharrem’in evi, onun karakteri hakkında çokça bilgi vermektedir. Kendini herkesten üstün görmesi, üst katta oturuyor oluşuyla ilişkilidir. Ayrıca evinde yer alan eşyaların renklerinin koyu ve pastel tonlarda oluşu, evin dar ve karanlık oluşu da onun içinde yaşamakta olduğu sıkıntıları ve yalnızlığıyla ilgilidir.

Muharrem’in yalnızlığı ve kişilerarası ilişkideki sıkıntısı televizyon izleme pratiğine de yansımaktadır. Sürekli olarak belgesel programları tercih etmektedir. Günlük yaşantısında olduğu gibi televizyon izlerken de insanlara karşı mesafelidir. Muharrem’in televizyon izlerken oturduğu şekil, sosyal ortamdaki tabuları yıkmış ve çevresindeki kimseyi kendine rakip olarak görmeyen bir kişi olduğu tanımlamaktadır. Muharrem’in yalnız başına yemek yerken Türkan’ın oğluna attığı boş bakış da iletişim kurmaktan kaçındığı göstermektedir. 

Muharrem, Cevat’ın ödül kazanması dolayısıyla verilecek olan yemeğe kendini zorla davet ettirdikten sonra eve gelir ve gazetede Cevat’ın vermiş olduğu röportajı okur. Daha sonra sinirlenerek gazeteyi fırlatır. Bu kızgınlığın sebebi hırsız olarak gördüğü ve kendisinden aşağı olduğu düşündüğü Cevat’ın ödül kazanmış ve çevresi tarafından onay görmüş olmasıdır. Bu sebeplerle içten içe kıskançlık gütmekte ve varoluş sorunlarını bu hisle bağdaştırmaktadır.

Sokak

Filmin öyküsünün geçmekte olduğu Ankara, modern şehrin özelliklerini taşımaktadır. Muharrem, modern şehrin kalabalığında yalnız başına dolaşmaktadır. Bu sahneler onun toplumdan ayrıştığını ve yabancılaştığını göstermektedir.  Akşam karanlığında şehrin bilinmeyen, uç kesimlerinde dolaşarak hayat kadınlarıyla birlikte olmaktadır. Dışarıdayken genellikle siyah renkli giysileri tercih etmesinin anlamına bakıldığında ise, siyah çok uç bir noktadır ve depresyon ile ölümü çağrıştırmaktadır. Bu da Muharrem’in iç dünyası hakkında bilgi vermektedir. Aynı zamanda siyahın kusurları gizleme gibi bir özelliğinin bulunması, onun yaptığı kusurlardan utandığını ve gizleme ihtiyacı hissettiğini belirtmektedir.

İş yeri

Muharrem karakteri, devlet dairesinde memur olarak çalışması nedeniyle devlet kurumu ön plandadır. Çalıştığı ofis ortamına bakıldığında tekdüzeliğin ve monotonluğun hâkim olduğu görülmektedir. Devlet dairesinin kurgulanış biçimine bakıldığında; eski kahverengi parkeler, demir parmaklıklarla kapatılmış pencereler, büyük Atatürk tablosu, tutukluluk yapan lamba, zamanın yavaş geçmekte olduğunu gösteren saat ile devletin kuşatıcılığı ve baskı, gözetlenme hissi verilmektedir. Birbirleriyle konuşmayan ve rahatsız bakışmaların bulunduğu ofis ortamı da bu duruma paralellik sağlamakta ve gergin ortamı pekiştirmektedir. Muharrem’in giymekte olduğu kıyafetler ve kıyafetlerin renkleri ise devlet kuruluşu kurallarına uygun bir biçimdedir. 

Yukarıdaki görsel incelendiğinde Muharrem’in kendi gücünü ispat etmek için iş arkadaşıyla bakıştığı sahne yer almaktadır. Kendi gücünü kanıtlamak ister fakat gözlerini ilk geri çeken kendisi olur. Ek olarak Muharrem’in iş arkadaşının masası ile oturuş mesafesinin uyumlu olduğu, Muharrem’in ise masasına tamamen yaklaşmış bir biçimde oturması; işinin tehlikede olduğunu ve işini sahiplenmesi gerektiğinin göstergesidir. 

Muharrem’in iş yerinin tuvaletinde ellerini yıkarken melodisine ters ve alaycı bir şekilde Ankara Marşı’nı söylemesi ise devlet ve otorite sisteminin bilincinde olduğunu fakat düzene karşı alay etme ve başkaldırıda bulunduğu göstermektedir.

Muharrem’in iş yerinin adeta bir girdabı andıran merdivenleri ise devlet sisteminin tekdüzeliğini ifade ederken, merdivende başı önde ağır ağır yürümekte olan Muharrem’in ise bu tekdüzelik karşında boyun eğdiğini ve yaşantısına adapte ettiği anlaşılmaktadır.

Restoran

Restoran kalabalık bir mekân olması sebebiyle, bireyin üzerinde sosyal baskılar da oluşturmaktadır. Muharrem’in kişilerarası ilişkilerine bakıldığında düşündükleri ve uygulayış biçiminde uyuşmazlıkların bulunduğu görülmektedir. Hırsız olarak tanımladığı eski arkadaşı Cevat’ın onuruna verilen yemeğe katılarak kendinden taviz vermiş olur. Amacı yemeğe katılarak eskiden beri söylemek istediği sözleri arkadaşlarına söylemek ve onlara karşı üstünlük sağlamaktır. Özellikle Cevat ile aralarında aktif çatışma bulunmaktadır. Geçmişten gelen bir sorunu çözmeden ötelemişlerdir. Ek olarak Muharrem, geçmişte hayatında olan kadınla arasına girmesi ve kendi başarısızlığının sebebini olarak Cevat’ı görmesi savunma mekanizmasına girmektedir. Yemek süresince arkadaşlarını aşağılayarak kendi üstünlüğünü kanıtlamaya çalışır. Bunu yaparken de pasif bir tavır takınmaktadır. Cevat’ın yemekte söylediği her söz masadaki diğer arkadaşları tarafından onaylanmaktadır. Bu açıdan Cevat’ın diğerleri üzerinde bir otorite oluşturduğu anlaşılmaktadır.  Cevat’ın Muharrem’ e yönelik “ biz ve sen” şeklinde konuşarak onu ötekileştirmesi üzerine Muharrem bundan rahatsız olarak bireysellik ve bireyin düşüncesine vurgu yapmaktadır. Ayrıca yuvarlak masa seçilmesinin de belli nedenleri bulunmaktadır. Yuvarlak masa, düz masada yapılan toplantılara kıyasla daha az eşitlik sağlamaktadır. Oturma düzeninin C biçiminde olması ise hedefe Muharrem’in alındığını, onu ezmek için biz olgusuna karşı ben olgusunu oluşturduklarını ifade etmektedir.

Sahnenin sonlarına doğru arkadaşlarının arka masada şampanya patlatırken, Muharrem onları umursamadığını göstermek için tek başına türkü söylemekte ve dans etmektedir. Arkadaşları da onun şarkı söyleşini ve dansını bastırmak için ona arkalarını dönerek yüksek sesle kendi kutlamalarına devam ederler. Karşılıklı olarak birbirlerini yok sayma eğilimine girmektedirler.

Otel odası

İç mekânlardan biri olan otel de tıpkı evde olduğu gibi düşük aydınlatma kullanımı ve kamera çerçevelendirmesi vasıtasıyla dar ve karanlık bir mekân görünümü sunmaktadır.  Böylelikle karakterlerin yaşamakta olduğu iç dünyası, sıkıntıları ve hesaplaşmaları için uygun ortam tasarlanmaktadır.

Muharrem, kendisinden düşük gördüğü insanların yanında hayvanlaşma eğiliminde bulunarak onlara karşı güç gösterisi içerisine girmektedir.  Arkadaşlarıyla çıktığı yemek sonrasında gülünç duruma düşen ve gururu zedelenen Muharrem, kendi gururunu tatmin etmek için kendisinden düşük gördüğü hayat kadınına karşı vahşi bir hayvan gibi hırlayarak korkutmak ve onu gücünün etkisi altına almak istemektedir. Kadın ise bu saldırı karşısında onu iterek savunma mekanizması geliştirmektedir.

Ev - finale doğru

Muharrem, Türkan’ın apartmanın sahibiyle evleneceğini duymasıyla onun da diğerleri gibi ikiyüzlü olduğunu düşünür. Bununla beraber Türkan ile tartışmasında Türkan’ın ona sesini yükselterek bağırmasıyla onun üzerinde kurduğu otoritenin sona erdiğini anlar. Üstünlük kuracağı son kişinin de hayatından ayrılmasıyla benlik duygusunu yitirir ve benliğinin temsili olan evini dağıtmaya başlar.

Filmde kent yaşamının getirisiyle birlikte insanlar arasındaki ilişkilerin kopuk, mesafeli ve çıkar odaklı olduğu işlenmektedir. Muharrem’in kendini birey olarak ifade edememesi beraberinde kişilerarası ilişkilerinde sorunları da doğurmaktadır. Filmdeki karakterlerin, kişilerarası ilişkiler açısından değerlendirildiğinde birbirlerinin düşüncelerine karşı saygılı olmadıkları gözlenmektedir. Filmde, karakterlerin otoriteye boyun eğme eğilimleri bulunmaktadır. Cevat’ın yemek masasında her söylediğinin diğer arkadaşları tarafından sorgusuzca kabul edilmesi, Muharrem’in Türkan ve birlikte olduğu hayat kadınları üzerinde bir iktidar kurması bu duruma örnek gösterilebilir.