Nesrin Yarım Özoğlu'nun 10 Şubat 2023 tarihli yazısı: Yüzyılın Afeti
“İnsan uyumaktan, yemekten, içmekten utanırmış.” Herkesin dilinde bu cümle... Evet utanıyoruz da ama ben dahasını eklemek istiyorum bu cümleye; insan ısınmaktan, gece sıcacık evinde uyurken çocuğunun üstünü örtmekten de utanırmış. Utanıyorum, utanıyoruz. Haftaya kıyamet gibi birgün ile başladık. Adına da ‘yüzyılın afeti’ dedik. Hem de dünyada örneği olmadığı söylenen deprem şoku ile başladık. Oysaki ne kadar umutlu başlamıştık 2023 yılına değil mi? 2023 yılı bize yüzyılın afetini yaşattı, yaşatıyor.
Çocuklarımızı okula hazırlamak için güne başlayacağımız 6 Şubat’ta kıyamete uyandık, uyanamadık. Kahramanmaraş'ta 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Deprem bir değil iki değil 10 şehri derinden etkiledi. Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük yıkıma yol açtı. Ben size bu satırları yazdığımda 10 ilde toplam can kaybı 14 bin 351 idi. Maalesef can kaybının büyük oranda artacağı tahmin ediliyor.
İnsan böyle bir afet karşısında ne yazar ne söyler bilemiyor. Günlerdir uyumuyoruz, yediğimiz boğazımıza düğümleniyor. Sıcacık evimizde oturmaktan utanıyoruz. Depremzedeler sokakta, göçük altında kurtarılmayı beklerken bizler evlerimizde çaresizliği yaşıyoruz. Tek yürek olmayı bilen bir milletiz. Buna ne şüphe. Yine canını dişine katıp yardım kolileri hazırlayanlar mı dersin, bir yardımım dokunur belki diye akın akın deprem bölgesine koşan mı dersin… Bölgede 80 bine yakın arama ve kurtarma personeli mevcut. Dünyadan maddi manevi yardım yağıyor. Enkazların başında Gürcüsü, Ermenisi, Yunanı her milletten vatandaşı bir tane daha can kurtarma telaşında.
Koskoca 10 şehir kıyameti yaşadı, yaşıyor. Bizler haber kanallarını izlemeye dayanamazken onlar bu kıyametin tam ortasında yaşıyor. Gördüklerimize yürek dayanmıyor. Tonlarca ağırlıktaki betonların altından 20 günlük bebek de çıkıyor. Günlerdir açlığını parmağını emerek geçirmiş ayında bebekler de çıkıyor. Her saat canlı bir insanın çıkmasını içimizde umut yeşertse de yüreğimize kor gibi düşen depremde nice analar, babalar, atalar, bebeler de hayatını kaybetti. Birçok şehirde taş üstünde taş kalmadığı ifade ediliyor. Göçük altında cansız beden sayısının daha çok olduğu ise ortada. Bu depremden 13,5 milyon vatandaşın etkilendiği belirtiliyor. Dile kolay. Nice hikâye yarım kaldı, nice evlatlar anasız babasız, nice ana babalar evlatsız... Göçük altından çıkan her çocuğun anası babası yaşıyor mu telaşı kaplıyor içimizi. Her ana çıktığında ise evladını soruyoruz. Çok ağır imtihanın ortasında kaldık. Ne yetişebiliyoruz ne altından kalkabiliyoruz. İlla ki toparlanacağız ama bu seferki hepsinden daha ağırdı kabul ediyoruz.
Kara kışın ortasında sıcacık yataklarında uykunun en derin, tatlı dakikalarında yakalandılar kâbusa. Deprem, hayatlarını kâbusa çevirmişken dışardaki soğuk ise şartları daha da zorlaştırıyor. Sıcacık yataklarından bir anda buz gibi soğun ortasında kalakaldılar. Üstte yok, başta yok. Çoğunun ayağında bırakın ayakkabıyı, çorap yok.
Deprem haberi alır almaz yardımlar toplanmaya başladı ama bu sefer hem hava şartları hem ulaşım koşulları yardımların ulaşmasının önünü tıkadı. Depremin etkilediği yer fazla, yıkılan bina fazla şartlar her zamankinden başka... Derin yarıklar oluşan otoyollar, kazaların peş peşe olmasına sebep olan kar fırtınaları. Her şey o kadar zor ki ne yardım ne kurtarma ekipleri zamanında gidebildi deprem bölgesine. Giden de hangi birine yetişeceğini bilemedi. Bu yaşanılan siyaset üstü, tarifi yok. Hiçbir kurumu, partiyi, kişiyi suçlamanın da ne yeri ne zamanı. İnanıyorum ki hangi ülkede olursa olsun bu kadar büyük bir felaketin altından kalkmak kolay değil.
Bir suçlu aramak yerine bir olalım. Zaman, bir olma zamanı. Bu afetin yaraları da yine her zaman olduğu gibi bir olursak sarabiliriz. Biz güçlü bir milletiz, bu afetinden altından kalkacağız, yaralarımızı saracağız. Ama bu sefer ne yaşadığımızı asla UNUTMAYACAĞIZ. 24 yıldır alamadığımız önlemleri bu sefer alacağız. Çocuklarımıza bir daha böyle travmalar, acılar yaşatmayacağız. İnanıyorum, bunu yapacağız.
Tüm kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, geride kalan yakınlarına ise sabırlar diliyorum. Bu acının tarifi yok sizlerle birlikte bizler de bu acıyı yaşıyoruz. İnanın. Her zaman yanınızdayız.