Mustafa Yıldız'ın 10 Şubat 2023 tarihli yazısı: Kader Kelimesini Müslüman Âlimler Nasıl Anlamışlar?
Kader, terim olarak kısaca “Allah’ın nesneleri ve olayları özellikle bireysel sorumluluk doğuran fiilleri, ezelde planlayıp zamanı gelince yaratması, ortaya çıkartması, görünür hâle getirmesi” anlamına gelen bir kelimedir.
Müslüman âlimler, Allah’ın yarattıklarına ilişkin yapılmış planı ve tabiatın işleyişini gerçekleştirmek için yapılan fiilleri ifade etmek için kaza ve kader kelimelerini kullanırlar. Bu iki kelime, İslâm âlimleri tarafından farklı şekillerde anlaşılmış olmasından dolayı farklı şekillerde yorumlanarak ifade edilmiştir. Allah’ın bütün nesne ve olayları ezeli ilmiyle önceden bilmesini “kader”, günü ve zamanı gelince de ezeldeki planını uygulayarak gerçekleştirmesi, uygulamaya sokmasını ise ‘’kaza’’ olarak tarif etmişlerdir. Selefiyye âlimleri ile Matüridi, Şii kelamcıların ekseriyeti bu tanımlamaları kabul edip benimsemişlerdir. Aş’ari kelamcıların çoğunluğu ise bunları tam tersi tanımlayarak kazaya kader, kadere de kaza anlamını vermişlerdir.
Kader kelimesi Kur’an’da yüzden fazla yerde bazen isim olarak geçerken, bazen de fiil olarak geçer.
Kader hakkında kimi âlimlerin tanımı ise şöyledir: “Varlıkların ve hadiselerin bütün hâlleri ve vasıfları ile sebepleri ve şartları ile haiz olacakları kuvvet ve kabiliyetleri ile varlık âlemine gelecekleri zaman ve mekânlarıyla Cenab-ı Hak tarafından ezelde tayin buyurulması ve bir tertip ile kaydedilmesi.” Sünni âlimlerin büyük çoğunluğu da bu görüştedir denilebilir.
Kimi âlimlerce de kader şöyle tarif edilmiştir: “Önceden belirlenmiş olan kader ve insanın cüzi iradesiyle özgür kılınması anlamlarını ifade eder.” Kur’an’da kader inancını ifade eden ayetlerin pek çoğu ölçülülük, ölçülü yaratma anlamlarına gelir şeklinde kullanılmıştır.
Kimi âlimler kader için;
a) “Bir şeyin sınırı, mahiyeti” demektir derken,
b) “Her şeyin var olacağı zaman ve mekânı, hak veya batıl oluş vasfını, onun için gerekecek mükâfat ve cezayı belirleyip açıklamaktır” şeklinde tarif eden ve tanımlayan İslâm âlimleri de vardır. Kader hakkında kendisine -Peygamber’e (A.S.)- soru sorulduğunda “Hayır da şer de Allah’tandır.” diyerek fazla teferruata girmemiştir.
Mu’tezile gibi bazı İslâmi akımlarda kaderi tümden inkâr ederek “insanın hür iradeye sahip olduğunu, her fiilini kendisinin yarattığını, Allah’ın insanın fiillerine müdahale etmediğini ve etmeyeceği, insanı bu hususta tamamen serbest bıraktığı” fikrini savunmuşlardır.
Günümüzde de yukarıda zikredilen farklı görüşlerin aşağı-yukarı hemen hemen hepsi etkinliklerini bir şekilde devam ettirmektedirler. Konu yoruma müsait olduğu için doğal olarak çeşitli görüşler ortaya çıkmıştır.
Kur’an’da kader inancına delalet eden en önemli ayetlerden birisi “Gerçekten biz her şeyi bir ölçü ve bir dengede yarattık.” (Kamer Suresi: 49) ayetidir. Bu ayeti farklı tefsir eden âlimler olmuş, bu nedenle de bu ayet farklı anlaşılmaları doğurmuş ve Müslüman âlimler arasında ihtilaf nedeni olmuştur.
İkinci bir ayet de; “O, göklerin ve yeryüzünün mülkü kendisine ait olandır. Çocuk edinmemiştir. Mülkünde hiç bir ortağı da yoktur. O, her şeyi yaratmış ve yarattığı şeyleri de bir ölçüye göre takdir etmiştir.” (Furkan Suresi: 2). Kader inancını ifade eden ve ölçülülük anlamına gelen ayetlerden biri de “Sonra ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim vereniz.”(Mürselat Suresi: 23) ayetidir.
Kader inancı İslâm’a sonradan sokulmuş bir mevzu değildir. Doğrudan Kur’an ve sünnet temeline dayanan bir konudur. İman esaslarından biri ve bu esasların da bir nevi bütünleyicisi ve tamamlayıcısı konumundadır. Kur’an’ın genel çerçevesinde kaderle ilgili gruplandırma yaptığımızda kaderle ilgili bütün ayetleri birlikte değerlendirmenin bizleri daha sağlam sonuçlara götürdüğünü/götüreceğini söyleyebiliriz. Ama maalesef konumuzun hacmi, kitap alacak kadar geniş olduğundan bu kadarı ile yetindik.
Sonuç olarak kaderi ve kazayı Sünni ulema, “Ezeli vakitten başlayıp ebediyete kadar olmuş olan ve olacak şeylerin zamanının, yerinin ve nasıl olacağının Allah tarafından bilinmesi kader, Allah’ın daha önce bilip takdir etmiş olduğu bir şeyin zamanının gelmesi durumunda ortaya çıkması ve gerçekleşmesi ise kaza” olarak tanımlamışlardır. Elbette farklı görüşler ileri süren İslam âlimleri de vardır.
Burada konu tamamen bireysel olarak kişinin kendi iradesiyle inanarak yaptığı veya yapacağı tercih ile alakalıdır. En iyisini bilen elbette ki Allah’tır.