Mustafa YILDIZ'ın 25 Eylül 2023 tarihli yazısı: Zamanı Yorumlamak

Uzun süredir yazı yazmaktan ziyade biraz da okuyayım diye yazmaya ara vermiştim. Ancak insan okuduğunu yazmayınca da bir müddet sonra ne yazacağını bile unutuyor. Bu nedenle aklınıza gelen mevzu az da olsa yazılacak yazınız kısacıksa bile düşündüğünü yazmak daha faydalı oluyor kanaatimce.

Ancak yazarken yazının kalıcı ve daha uzun ömürlü olacağı göz önüne alınarak bu yazının belli bir müddet sonra neden yazıldığı, niçin yazıldığı unutulabilir. Hatta yazdığınız yazı size anlamsız da gelebilir. Güncel yazmak anlık okumalar için herkes adına cazip olabilir fakat hızla değişen, günlük yorumların bile çok kısa zamanda güncelliğini kaybettiği hatta “Neden bu konuyu yazmıştım” diye kısa sürede unutulduğu, zamanın da hızla aktığı bir dönemden geçtiğimiz için yazarken hikmetli (her zaman doğru olan) konuları gündem yapmanın daha uzun ömürlü ve faydasının daha kalıcı olacağı kabul edilmelidir.

Son dönemlerde zaman çok hızlı aktığından “Daha birkaç zaman önce böyle düşünüyorduk” dediğimiz, bu hızlı deveran eden zaman diliminde bize yeni gelen birçok şey meğer Avrupa’da yıllardır kullanılıyormuş da bizim haberimiz bile yokmuş. Oysa çocukluk dönemimizde bir asır önceki bazı teknolojik imkânlardan az da olsa faydalanılırdı. Bizler de buna şahit olduk. Mesela kara saban bizim çocukluk dönemimizde hâlen kullanılırdı. Hâlbuki kara sabanın geçmişi takriben 4 bin yıldan fazladır. Ancak 1980 yıllarından sonra Türkiye’de her şey o kadar hızlı gelişti ki gündemi takip etmek oldukça zorlaştı. Bugün belki bizim de yeni dediğimiz birçok şey meğer Avrupa ve kalkınmış ülkelerin birçoğunda uzun yıllar öncesinden halk tarafından zaten kullanılıyormuş. Zira biz de ''Yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek bu bahaneyle kendimizi gönüllü olarak dünyaya kapatmıştık zaten.

70’li yıllarda yurt dışından getirilen “kot” pantolonlar meğer yurt dışına ihraç edilen Çukurova (Adana) pamuğu imiş. Meğer pamuğumuz işlenip yabancı marka kumaş olarak tekrar bize kot pantolon diye satılıyormuş. Dünyadan bihaber yaşadığımız için kendi ürünümüzü fazladan para ödeyerek yurt dışından satın alıyorduk. Hâlbuki pamuklu giyeceği bu gün dahi yurt dışında bulmak oldukça zordur. Çünkü Avrupa’nın her yerinde pamuk yetişmiyor.

“Peki ne demek istiyorsun” diyebilirsiniz. Benim yaşımdakiler bilirler ki bu geldiğimiz nokta, küçümsenecek bir seviye değil. Ancak “Yeterli bir nokta mıdır? Geldiğimiz noktadan daha iyisi olamaz mıydı” derseniz “Elbette hayır, yeterli değil. Belki halkta ‘iktidar olmak bazı hizmetlerin yapılmasını gerektirir’ bilincinin doğmasına neden oldu” diyebiliriz. Bundan böyle işbaşına gelen iktidarlarda “Demek ki iktidarda kalmak için bir şeyler yapmak lazım” zihniyetinin gelişmesine neden oldu ki bunu da bir kazanım sayabiliriz.

Önümüzdeki günlerde yurt dışına gitme ihtimalimiz var. İnşallah fırsat bulursak gördüklerimizi, öğrendiklerimizi sizlerle imkân ölçüsünde paylaşmaya devam ederiz.