Nesrin YARIM ÖZOĞLU'nun 25 Eylül 2023 tarihli yazısı: Filtreli Dünya
Yeni dünya, filtreli dünya. Herkesin kusursuz yaşadığı, mükemmel hayatlarla karşılaştığı, üzüntü, gam kederden uzak bir dünya. Öyle ki bu dünyada karşına çıkan insanlar da dünya iyisi. Sevgiliye, eşe, dosta abartılı iltifatlar, abartılı bir ilgi. Dedik ya bu dünya, her şeyin en iyisini senin karşına çıkartan dünya. Güzel kadınların hepsi de bu dünyaya toplanmış, kusursuz güzellik, mükemmel vucütlar bu dünyada. Herkesin bakıp bakıp hayran kaldığı, kendini sorguladığı, sorgularken de ya depresyondan depresyona girdiği ya da bu dünyaya kapılıp gittiği filtreli dünya. Sosyal olduğu söylenen ama herkesi asosyalleştiren dünya.
Evet evet evet bahsettiğim sosyal medya platformları. Herkesin hayatını mükemmel sanmakla kalmadığımız; fiziğinin, yüzünün güzelliğini de mükemmel sandığımız sosyal medya. Sonsuz filtre dünyasından istediğini seçerek paylaştığı fotoğrafa bakarak hayran kaldığımız, sonra kendimizi sorgulayarak güzelliğimiz ya da fiziğimiz konusunda kafa yorduğumuz dünya. Herkesi aynı fizik çevresinde toplamaya çalışan ince ve uzun bacaklı, ince belli kusursuz kadınların olduğu dünya. Bu filtreli dünya, insanları aldattığı yetmiyormuş gibi bir de psikolojik olarak derinden etkiliyor.
Uzmanlar, bedeninizi sevmemenizin nedeninin sosyal medya olabileceğini söylüyor. Sosyal mecralarda sıkça kullanılan güzellik efektlerinin kişilerde beden dismorfik bozukluğuna yol açabildiğini belirtiyorlar. Bu durum; öz saygıda azalma, kişinin bedeninden dolayı memnuniyetsizlik gibi depresif belirtiler yaşamasına, anoreksiya gibi yeme bozukluklarının gelişimine yatkınlık oluşturuyor. Kişi; ayna karşısında sürekli kendini inceler, başkalarıyla kendisini kıyaslar, aşırı makyaj yapar, beğendiği ünlülere benzemek için botoks, dolgu olmak üzere aşırı kozmetik ve cerrahi işlemlere başvurur. Sosyal medya filtrelerinin beden algısına nasıl zarar verdiğini açıklayan uzmanlar, “Çalışmalar, kendi bedeninden memnuniyetsizliğin sosyal medya kullanımı ile ilişkili olduğunu gösteriyor” diyor.
Bu algıya düşme eğilimi yüksek olan gençler daha çok risk altında. Gerçekçi olmayan güzellik ideallerinin popülerleştirildiği sosyal medya paylaşımları, Instagram filtreleri, Photoshop’lu resimler, moda ve magazin dünyasının ünlü isimlerine benzemeye çalışanlar, oyuncak bebeklere benzemeye çalışan modeller, güzellik ve beden algımızı etkiliyor. Bedenini sorgulayan gençler ise çok küçük yaşlarda kendilerini estetik doktorlarının yanında buluyor; takip ettiği kişilere benzemek için botoks, dolgu, ip askı gibi işlemleri yaptırmanın telaşına kapılıyor. Bu işlemleri yaptırmak isteyenlerde yaş ortalaması gün geçtikçe düşüyor.
Gençler bir örnek güzellik algısına kapılıyor. Filtreli dünyanın güzellik algısı, gençler ve bazı yetişkinleri olumsuz etkiliyor. Hiç tanımadıkları insanların kusursuz hayatlarına ve fiziklerine kapılıp gidiyorlar. Oysaki tek tip olmanın ne kadar sıkıcı olduğunu, kişinin kendi kusurlarıyla, kendine has fiziği ve dış görünüşü ile çok da mükemmel olmayan yakın arkadaşlarıyla hayatı dolu dolu yaşayabildiğini görebildiklerinde anlayacaklar.