Hüseyin ALPASLAN'ın 18 Mart 2025 tarihli yazısı: 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı
Çanakkale Savaşı, 19 Şubat 1915'te İtilaf Devletleri donanmasının saldırısıyla başladı. Dört İngiliz ve iki Fransız zırhlısı, Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye ile Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını hedef aldı. Müttefik gemileri, 12 kilometreye kadar uzanan menzilleriyle Türk bataryalarını ateş altına aldı. Menzilleri daha kısa olan Türk bataryaları, bu ateşe karşılık veremedi. Öğleden sonra kıyıya yaklaşan zırhlılar, atış mesafelerini 5 kilometreye düşürünce Türk bataryaları da karşılık vermeye başladı. Türk bataryalarının artan ateşi üzerine iki gemi isabet aldı ve Amiral Carden geri çekilme emri verdi. Hava koşulları nedeniyle yeni bir saldırı 25 Şubat'a kadar gerçekleştirilemedi.
19 Şubat'taki ilk saldırı, İstanbul'da büyük bir endişe yarattı. Boğaz'ın girişindeki Anadolu ve Rumeli yakalarındaki tabyalarda 15-35 cm çapında 80 Türk topu bulunuyordu. Ancak çoğu eski modeldi ve 7000 metreden uzağa ateş edemiyordu. Buna karşın Dardanos ve Hamidiye toplarının menzili 15.000 metreden fazlaydı ve boğazı yan ateşine alabiliyorlardı. Çanakkale Savaşı öncesinde Alman Genelkurmayı'nın görevlendirdiği subaylar, istihkamların onarım ve iyileştirmelerini yaparak araç ve gereç durumunu iyileştirdi.
Askerlere eğitimler verildi ve tatbikatlar yapıldı. Cephane yetersizliği ve İstanbul'dan ulaşım sorunları yaşandı. Rusların Çanakkale seferine desteğini önlemek için Yavuz (Goeben) Savaş Gemisi Karadeniz'de görevlendirildi. Boğazın sularını ateş altına almak için 20 kadar obüs topu ve çok sayıda sahra topu, arazinin engebelerinden yararlanılarak mevzilendirildi. Ayrıca Kepez Burnu'nun iki tarafına 10 denizaltı mayın barajı yapıldı.
25 Şubat'ta başlayan ikinci saldırıya 12 savaş gemisi katıldı. Türk dış bataryaları, düşman zırhlılarına karşılık vermek için büyük çaba harcadı ve iki önemli isabet sağladı. Ancak menzillerinin kısalığı ve düşman gemilerinin üstün ateş gücü nedeniyle Türk bataryaları sustu. İtilaf Devletleri Donanması, 26 Şubat ve sonraki günlerde boğazın iç bataryalarını yok etmek için saldırılarına devam etti.
Mayın tarama gemilerinin öncülük ettiği savaş gemilerinin amacı, Dardanos ve Erenköy tabyalarını etkisiz hale getirerek boğazın içine girmekti. Ancak işler İtilaf Devletleri'nin planladığı gibi gitmedi. Boğazın kıyılarına gizlenmiş seyyar sahra bataryaları ve Dardanos topçusu, savaş gemilerine zor anlar yaşattı. Amiral Carden, İngiliz Deniz Kuvvetleri Bakanı Churchill'e çektiği telgrafta, planlanan tarihin geciktiğini ve mart ortalarında İstanbul'a ulaşabileceklerini belirtti.
Amiral Carden ve Churchill'in 11 Mart'taki görüşmesinde Carden, harekatın başarılı olması için kara kuvvetlerine ihtiyaç olduğunu söyledi. Çanakkale seferine katılmak üzere kara kuvveti oluşturulmasına karar verildi ve General Ian Hamilton bu kuvvetin başına getirildi. İngiltere Hükûmeti, Savaş Konseyi ve Churchill; Almanların Çanakkale Cephesi'ne mühimmat göndereceğini, istihkamların güçlendirileceğini, Alman ve Avusturya denizaltılarının da bölgeye geleceğini değerlendirerek Çanakkale harekâtına devam etme kararı aldı. General Hamilton'un Çanakkale'ye gönderilmesiyle birlikte 15 Mart'ta son saldırı için talimat verildi ve 17-18 Mart'ta boğazın geçilerek İstanbul'a ulaşılması planlandı. Bu arada Amiral Carden, planının başarısız olması üzerine psikolojik rahatsızlık geçirdi ve yerine 17 Mart'ta Amiral Sir John Michael de Robeck atandı.
Amiral de Robeck, harekât öncesinde General Hamilton'dan Gelibolu Yarımadası'na yapılacak çıkarma hakkında bilgi istedi. General Hamilton, General Amade ile birlikte bir savaş gemisiyle kıyıları keşfederek Türk savunma sistemi hakkında bilgi toplamaya çalıştı. Türk tarafı, gündüzleri yarımadada faaliyet göstermiyor ve görüntü vermiyordu. Toplar, siperlere gizlenerek deniz uçaklarının görmesi engelleniyordu.
Müttefiklerin mayın tarama gemileri, zırhlıların hareket edeceği bölgeyi temizlediklerini düşünüyordu. Ancak onlar sadece yüzeye yakın mayınları veya denizaltı ağlarının şamandıralarını görebiliyordu. 16-17 Mart geceleri bölgede mayın patlamaları yaşanmasına rağmen, başka mayın olabileceğinden şüphelenilmedi. Türkler ise 17 Mart akşamı ellerindeki son 50 mayını Erenköy Koyu'na kıyıya paralel olarak döşedi. Müttefik filosu bunu fark etmedi.
18 Mart saat 09.00'da Müttefik Donanması, Çanakkale Boğazı'na doğru ilerledi. Planları, önce tabyaları etkisiz hale getirmek ve mayın tarama gemilerinin mayınları temizlemesini sağlamaktı. Saat 11.00'de 1. Tümen'e ait Inflexible, Lord-Nelson, Agamemnon, Queen-Elizabeth zırhlıları boğaza girdi. Majestic ve Triumph gemileri onları takip etti. Mayınları temizlemek için tarak filikalar zırhlıların yanında hareket etti. Fransız gemileri Suffren, Bouvet, Charlemagne, Gaulois 2. Tümen'i oluşturuyordu ve 1. Tümen'i geriden takip ediyorlardı. 3. Tümen, Ocean, Albion, Irresistible, Vengeance zırhlılarından oluşuyordu ve 2. Tümen'i değiştirecek bir mesafeden ilerliyordu. Cornwallis ve Canopus yedekteydi.
Tümen saat 11.25'te Nara Koyu'na ateş açtı. Queen-Elizabeth, Agamemnon ve Lord-Nelson zırhlılarının topları Mecidiye ve Namazgâh tabyalarını vuruyordu. Savaş gemilerinin uzak menzilli atışlarına Türk tabyalarının ateşi etkisiz kaldı. Saat 11.50'de Fransız Tümeni ikiye ayrıldı; Suffren ve Bouvet Asya kıyısında, Gaulois ve Charlemagne Avrupa kıyısında demirledi. Türk tabyalarının sustuğunu fark eden Amiral de Robeck, gemilere daha yakın mesafeden ateş etme emri verdi. Gemiler Kilitbahir, Mesudiye, Dardanos ve Aktepe tabyalarına ateş ediyordu. Bir süre sonra Türk toplarının mermileri zırhlılara düşmeye başladı. Inflexible'de yangın çıktı ve gemi geri çekildi. Bouvet'de de yangın çıktı, Prince Georges'in kaptan köşkü hasar gördü, Suffren ise 14 mermi isabetiyle saf dışı kaldı.
Türk bataryalarının isabetleri üzerine 2. Tümen gemileri saat 13.45'te boğazdan çıktı. Fransız gemilerinin ateşiyle Namazgâh ve Hamidiye tabyaları tahrip oldu. Bu sırada Vengeance, Ocean, Albion, Irresistible, Triumph ve Majestic zırhlılarından oluşan İngiliz filosu harekete geçti. Mayın tarayıcılar da bölgeye yaklaştı. Müttefiklere göre harekât planlarına uygun devam ediyordu ve personel kaybı önemsizdi. Ancak boğazdan çıkmak kolay değildi. 7-8 Mart gecesi Nusrat mayın gemisi, Erenköy Koyu'na 26 mayın döşedi. Bu mayınlar kıyıya paralel olduğu için düşman tarafından fark edilmedi.
İsabet alan İngiliz zırhlıları, yerlerine yeni zırhlıların gelmesi için dönüş manevrası yaparken, mayına çarpan Bouvet zırhlısı aniden sağ tarafa doğru yattı ve alabora oldu. Bir dakikadan kısa bir sürede 700 personeliyle sulara gömüldü. Bouvet zırhlısının personelini kurtarmak için hareket eden Gaulois zırhlısı da Türk topçusunun isabetli atışları sonucunda su almaya başladı ve geri çekildi. Saat 14.00'ten sonra 6 İngiliz zırhlısı ile Türk bataryaları arasında karşılıklı ateş yeniden başladı. Bu sırada Dardanos bataryasının komutanı ve subayları şehit düştü. Dardanos bataryasındaki suskunluk, Türk ordusu komutanlarının aldığı önlemlerle kısa sürede giderildi. Bir süre sonra Irresistible zırhlısı bir denizaltı torpidosuna çarparak yan yattı. Onu kurtarmaya çalışan Ocean zırhlısı da mayına çarparak hareketsiz kaldı. Saat 17.00'de Amiral de Robeck, "yenilmez" denilen donanmanın geri kalan zırhlılarına geri dönme emri verdi.
18 Mart akşamı Amiral de Robeck, Deniz Bakanlığı'na şu telgrafı gönderdi:
"Batan veya arızalanan gemiler dışındakiler derhal harekete hazırdır. Fakat taarruz planının yeniden düzenlenmesi ve yüzer mayınlara karşı savunma yöntemleri bulmak gereklidir."
İtilaf Devletleri Donanması Başkomutanı, beklenmedik başarısızlıktan ve kayıplardan büyük üzüntü duydu. Ertesi gün Amiral Wemyss ile konuşurken harekât için "felaket" sözcüğünü kullandı.
18 Mart 1915'te Müttefiklerin 12 büyük zırhlısı Çanakkale Boğazı'nı geçmeye çalıştı. Ancak bu savaş gemilerinden 3'ü battı, 4'ü de savaş dışı kaldı. İngiliz ve Fransızların 44 top ve 800 insan kaybı vardı. Diğer gemiler de az çok hasar aldı. Osmanlı bataryalarının tamamı isabet aldı, 176 toptan 8'i kullanılamaz hale geldi, 40 asker şehit oldu ve 18'i Alman askeri olmak üzere 74 kişi yaralandı. Türkler, kayıplara rağmen moral olarak üstün duruma geçti ve İstanbul ile Anadolu'nun tüm şehirlerinde bu zafer sevinçle kutlandı.
Çanakkale Savaşı, güçlü bir donanma ile desteklenen kara ordusuna karşı verilen eşsiz bir savaştır. Taraflar arasında büyük bir güç farkı vardı. Bu farkı kapatan ve Birinci Dünya Savaşı'nın kaderini değiştiren faktör ise tahammül, metanet ve cesaret örneği Anadolu insanıdır. Kendi hayatlarını hiçe sayarak vatanın bir karış toprağı için savaşan, olağanüstü bir güç göstererek "Çanakkale Geçilmez" gerçeğini dosta düşmana ezberleten Çanakkale Savaşı'nın eşsiz kahramanlarının ruhları şad olsun.