Hüseyin ALPASLAN'ın 21 Kasım 2024 tarihli yazısı: Berç Keresteciyan Türker

Fransız İhtilali ile başlayıp, 1848 yılında özellikle Almanya, Fransa, Polonya, Macaristan, Avusturya ve Romanya gibi ülkelerde; özgürlük, milliyetçilik ve devrimcilik hareketleri ile beraber meydana gelen ayaklanmalar, Avrupa ve Balkanlar’da sarsıntı yaratmıştır. 

Osmanlı Devleti vatandaşı gayrimüslim ve Türk olmayan unsurların kendi milli kimliklerini öne çıkartarak ayrılıkçı hareketler başlatmaları ve nihayetinde ayaklanmaları neticesinde; yıllarca Osmanlılık benliği ile hareket eden devletin asli unsuru Türk kesiminde Türk Milliyetçiliğinin oluşmasına zemin hazırlanmış ve Türk Milliyetçiliğini tetiklemiştir.  

Kırım Savaşı sonrasında İslamiyet öncesi Türklerin tarihini inceleyen tarihçiler ile Rusya ve Orta Asya'dan gelen İsmail Gaspıralı, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu ve Hüseyinzade Ali gibi Türkçülerle birlikte Osmanlı Türkçüleri tarafından şekillendirilen Türk Milliyetçiliği; Osmanlı Devleti’nin yönetiminde ve ülke içerisinde yaşanan huzursuzluklara karşı bir siyasi seçenek olarak ortaya konmuştur. 

Balkan Savaşları sonrasında Hristiyan unsurların Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmasıyla Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yaşayan Müslüman nüfusun oranı önemli derecede artmış ve bu hal Osmanlıcılık siyasetinden çok Türkçülük ve İslamcılık siyasetini ön plana çıkartmıştır. Oluşan bu yeni durum karşısında Türk Milletinin milliyetçiliğe bakış açısı farklılık göstermeye başlamıştır. 

Osmanlı İmparatorluğu’nun katıldığı Birinci Dünya Savaşı’nda, bir kısım Ermeniler dış kışkırtmaların etkisiyle isyan ve ayaklanmalar çıkarmışlardır. Doğu Anadolu ve Kafkaslarda Rusların yanında yer almış, komitacılık ve casusluk yapmışlardır Türk Ordusunu arkadan vurarak Rusların ilerleyişini kolaylaştırmışlardır. Ermeni isyancıların bu faaliyetlerine son vermeleri konusunda öncelikle Rusya ile görüşmeler yapılmış ve Ermenilere uyarılarda bulunulmuştur. Girişimlerden bir sonuç çıkmayınca isyancıların daha uzak bölgelere sevk edilmeleri kararlaştırılmış ve devlete isyan eden herkesi kapsayan Sevk ve İskân Kanunu çıkartılmıştır. 

Osmanlı Devleti toplumlarını oluşturan, kardeşçe yaşayan, ülkesinin çıkarlarında ortak düşünebilen farklı inanca ve ırka mensup unsurlar da vardı. Berç Keresteciyan, milli ve kültürel olarak Türklük şuurunu kabul etmiş, gerek Osmanlı Devleti’nin son dönemleri gerekse yeni Türk Devletinin kuruluş aşamasında üstün hizmetleri bulunan Ermeni kökenli bir Türk vatandaşıdır. 

 1870 yılında Afyonkarahisar’da doğmuştur. Galatasaray lisesi ve Robert Kolejinden mezun olan dönemin aydın insanlarından Berç Keresteciyan, Ermenice, Fransızca, İngilizce, Rumca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca dillerini bilen hayli donanımlı bir insan olarak göze çarpmaktadır. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde İktisat ve maliye uzmanı olan Keresteciyan, Mondros Mütarekesi’nden sonra işgal yıllarında İstanbul’da Osmanlı Bankası Müdürlüğü, Ziraat Bankası yönetim kurulu üyeliği, Ticaret Bakanlığı üyeliği ve Hilâl-i Ahmer (Kızılay) Cemiyeti ikinci başkanlığı gibi görevler yapmıştır. 

15 Mayıs gecesini uykusuz geçiren Mustafa Kemal Paşa’yı, Bandırma vapuruna binerek Ulusal Kurtuluş Mücadelesi için yolculuğa çıkacağı 16 Mayıs 1919 günü sabahının çok erken saatlerinde Şişli’deki evinde uyandıran kişi avukatı Ferit Talay’dı. Ferit Talay Mustafa Kemal Paşa’ya “Sizinle beraber on dokuz kişiyi Samsun’a götürecek Bandırma vapuru Karadeniz’e çıkıldıktan sonra İngiliz savaş gemisi tarafından batırılacak” diyerek önemli bir bilgi getirmiştir ki; bu durumu kendisine Merkez Bankası müdürlerinden Berç Keresteciyan gizlice iletmiştir.[1]. 

Berç Keresteciyan, Osmanlı Bankası’ndaki görevinin getirdiği kolaylıkla Anadolu’da bulunan yurtseverlere para yardımı için çalışmış, Kızılay 2’nci Başkanı olarak yine Milli Mücadele üyelerine İstanbul’da bulunan gizli teşkilat aracılığıyla ilaç ve sağlık malzemesi göndermiştir[2]. 

Berç Keresteciyan, Anadolu’daki Milli Mücadele kuvvetlerine yardım için İstanbul’dan İnebolu kanalıyla ulaştırılan sıhhi malzeme ve ilaç sandıkları içinde gizli bölmelere yerleştirilen silâh ve cephanenin gönderilmesinde büyük katkılar sağlayarak tehlikeli birçok vazifeye gözünü kırpmadan koşmuş ve Türkiye için hayatını tehlikeye atarak Millî Mücadeleye yardım etmiştir. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ilk Ermeni Milletvekili olan Berç Keresteciyan’a Mustafa Kemal Atatürk tarafından “TÜRKER” soy ismi verilmiştir. 1934-1942 yılları arasında Afyonkarahisar ilinden bağımsız milletvekili seçilerek mecliste görev yapmıştır. Türkiye’nin sanayi, iktisadi ve tarım alanlarında yaptığı faaliyetler ile ilgili birçok rapor hazırlamıştır. 

Berç Türker’in, ülkesine ve onun varlıklarına olan sevgi ve sorumluluk anlayışını gösteren, 1935 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne vermiş olduğu bir önergede şu ifadeler yer almaktadır; “sual takriri-memleketimizin, dünyada en güzel bir yurt olduğunu hiç kimse yadsıyamaz. Yurdumuzun çok faydalı güzelliklerinden biri ormanlarımızdır. Esefle görüyoruz ki her sene orman yangınları o güzel yerleri harap ediyor çöle çeviriyor…  Acaba ilgili tarım bakanlığı, bu acıklı durumun önüne çabucak geçebilmek için ne gibi çetin ve sert tedbirler almıştır?  Lütfen Yüksek Kamutay’ı aydınlatmalarını rica ederim”[3].  

Berç Keresteciyan Türker’in Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında, Milli Mücadelede sırasında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi hayatında etkin bir rol oynayarak Türk Milleti’nin çıkarlarına hizmet ettiği görülmektedir. 

Kuva-yi Milliye mensubu Berç Keresteciyan Türker’in vatanseverliği her anlamda Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözünün et ve kemiğe bürünmüş halidir. 

Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözü: Ruhunda, düşüncelerinde ve eylemlerinde kendini Türk hissedebilen her vatandaşımızın mutluluk kaynağı sayabileceği bir olgudur. Bu olguyu en iyi ispatlayan Türk vatandaşlarından birisi de Berç Keresteciyan Türker olmuştur. 

Dipnotlar 

[1] Alev Coşkun, Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, 2019,  s .408.  

[2] Sadi Borak,  Atatürk’ün İstanbul’daki Çalışmaları, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1998, s. 269-270. 

[3] Mehmet Biçici, “Kadim Dostlukta Bir Çınar: Berç Keresteciyan”, Türk İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi, S. 23,  Elazığ, 2019, s .85-97.