Eylem Esen ARABACI'nın 8 Ağustos 2023 tarihli yazısı: Bilgi Felsefesinde İdealizm ve Realizm: Gerçeği Nasıl Anlamalıyız?

Bilgi felsefesi insanların bilgi edinme süreçlerini ve bilginin doğasını anlamaya çalışan bir felsefi disiplindir. Bu alanda en önemli iki akım ise “İdealizm” ve “Realizm”dir. Bu akımlarla gerçeği nasıl anlamlandıracağımızı farklı perspektiflerden ele alırız.

İdealizm, gerçeğin zihinde var olduğunu ve düşüncelerin, kavramların ve ideaların maddi gerçekliğin önüne geçtiğini savunan bir felsefi akımdır. İdealist düşünürler, dış dünyanın varlığının zihinle ilişkili olduğunu, yani zihnin gerçeği yaratma sürecinde etkili olduğunu düşünürler. Platon gibi antik filozoflar ve Alman İdealizm’inin temsilcileri olan Immanuel Kant, Georg Wilhelm Friedrich Hegel ve Friedrich Schelling gibi düşünürler, İdealizm'in farklı türlerine katkıda bulunmuşlardır. Bu akım, zihnin fikirler ve kavramlar yoluyla dünyayı algıladığı ve bu algılamaların gerçekliği şekillendirdiği düşüncesine dayanır. İdealizmin perdpektifinden bakıldığında, gerçeği anlamak için, gerçeği anlamak için düşüncelerimizi, değerlerimizi ve algılarımızı anlamamız gerektiği vurgulanmaktadır. Gerçeklik zihnimizin yarattığı bir yapı gibidir ve her bireyin gerçeği algılayış biçimi farklı olabilir.

Reazlizm ise, gerçeğin bağımsız bir varlık olarak ve zihinden bağımsız bir şekilde var olduğunu savunan bir felsefi akımdır. Aristoteles gibi antik filozoflar ve çağdaş düşünürler arasında Karl Popper, Thomas Aquinas ve Bertrand Russell gibi isimler Realizm akımının öncülerindendir. Realist düşünürler, fiziksel dünyanın nesnel gerçeklikleri olduğunu ve zihnin gerçekliği yaratmadığını düşünürler. Gözlem ve deneyim yoluyla gerçekliği anlamaya çalışan Reazlim, nesnel gerçeklikleri bağımsız olarak var olan şeyler olarak kabul eder. Realizm perspektifinden bakıldığında, gerçeği anlamak için bağımsı gerçekliği de dikkate almak ve zihnin önyargılarından arınmak gerektiği savunulur. Gerçeklik, zihnimizin dışında var olan bir gerçeklik olarak kabul edilir ve farklı bireyler arasında paylaşılan bir yapı olarak algılanır.

İdealizm ve Realizm arasına gerçeği nasıl anlamalıyız soruna gelince;

İdealizm ve Realizm arasındaki farklılıklar göz önüne alındığında, gerçeği anlamak için her iki perspektifin de önemli rol oynayacağını görebiliriz. Bizler bilgi edinme sürecimizde hem zihin dünyamızı anlamak hem de dış dünyayı gözlemlemek ve anlamak arasında denge kurmalıyız. Gerçeği anlamak için, zihinsel süreçlerimizi ve düşüncelerimizi anlamlandırmamız, ön yargılardan arınmamız ve açık fikirli olmamız önemlidir. Aynı zamanda, gözlem ve deneyim yoluyla nesnel gerçeklikleri anlamaya çalışmak, bilgi edinme sürecimizin sağlam bir temel üzerine oturmasını sağlar. Buradan hareketle her iki akımında gerçekliği farklı perspektiflerle yorumlaması, gerçeğin karmaşık ve çok boyutlu olduğunun göstergesidir. Dolayısıyla gerçeği anlamak için farklı bir düşünce biçimlerini bir araya getirerek ve farklı bakış açılarını değerlendirerek daha bütünsel bir anlayışa ulaşabiliriz.