Handan IŞIKSAL'ın 30 Mayıs 2024 tarihli yazısı: Bir Enstrümanı Özlemek
İnsanlar insanı ve sahip olduklarını özler. Bütün bunların yanında yapmayı sevdiği şeyleri de özler.
Bir enstrümanı özlemek birini özlemekten tamamen farklıdır. Bilen bilir, kokusu, dokunuşu ve yaşattığı onca his....
Bütün bu duyguları bir arada yaşamak, belkide yalnızca onunla geçirilen vakite mahsustur.
Bir enstürman edinmek kendi benliğinizi bulmaya yardımcı olur ve sığınacağınız farklı bir liman yaratır.
Hüzünlenince müzik dinlemek mi yoksa müzik yapmak mı daha iyi bir terapi yöntemidir?
Enstrüman edinmek kolay iş, peki ya öğrenme süreci? Zor olan süreç onu çözene kadardır. Çözdükten sonra bağlanma duygusu devreye girer. Ve sonunda vazgeçmek ise imkânsız bir hâl alır.
Her enstrüman sahibi ya yolun başında vazgeçer bu işten ya da vazgeçmeyerek hayatına yeni bir parça edinir.
Bir enstrümanla geçirilen zaman yalnızca müzikle değil, kendimizle, düşüncelerimizle, hayallerimizle ve hislerimizle baş başa kalma anıdır.
Enstrümanınız işiniz değil hobiniz ise, hayatın bir sürecinde ondan uzaklaşmış olanlarınız vardır. Hayatın koşuşturması ve sorumlulukların arasında ondan uzaklaşılan o zaman diliminde, özlem duygusu mutlaka hissedilir.
Gözlerinizi kapattığınızda kulağınızda yankılanan o ses, onunla geçirilen zamanın ve onun kattığı duyguların özlemi olarak hissedilebilir.
Sonunda onunla tekrar kavuşma anı ise biraz çaba, biraz da emek gerektirir. Tıpkı uzun bir zaman sonra gönlünü almanız gereken bir sevdiğiniz gibi...
Enstrümanınızla eskisi gibi olmak için de onunla doya doya vakit gerçirme ve yeniden keşfetme çabasına girmek gerekir.