Nesrin YARIM ÖZOĞLU'nun 16 Haziran 2023 tarihli yazısı

Dünyanın neresine giderseniz gidin, tek bir canlının önceliği vardır; çocukların... Dünyanın en masum, en korumaya muhtaç, en güvenilenleridir onlar. Tek istedikleri şey kendilerini her şeyden koruyup kollayan bir anne-baba, sıcak bir yuvadır. Ve bazen hayat her çocuğa aynı şartları sunmaz. Kimi pamuklara sarılır iken kimi kendinden çokca büyük beden, üzerine giydiği iş kıyafetine sarılır.

Bazı çocuklar çalışmak zorundadır. Kiminin ailesinin üzerine yüklediği büyük sorumlulukların bedeli olan o maddi gelire gerçekten ihtiyacı vardır. Kiminin ise çocuğunun masumluğunun üzerinden kazandığı kolay para alışkanlığı olmuştur. Her ne olursa olsun çocuklar çok küçük yaşlarda çok büyük işlerin altında ezilmektedir. Ezilmek bir yana çocuklar ölmektedir.  

Çocukları, trafiğin yoğun olduğu oto yollarda su, peçete satarken, bazen kırmızı ışıkta arabanızın ön camını silmek isterken, bazen bir mahalle bakkalında evlere servis yaparken, bazen çok ağır işlerin yapıldığı, insan gücünün en yoğun kullanıldığı sanayi sitelerinde çalışırken, bazen de mevsimlik işlerin yapıldığı tarlalarda çalışırken görüyoruz. Yaşıtları parklarda koştururken onları hayatın tüm yükünü omuzlarına alırken görüyoruz. Çocuklar ölüyor, biz öylece bakıp geçiyoruz. Bir çocuğun çalıştırıldığı iş yerinden alışveriş yapmaya hala devam ediyoruz, hatta o çocuktan iş buyuruyoruz. Yani yapılanı normalleştiriyoruz. Normalleştiriyoruz ki Türkiye’de çocuk işçi sayısı 1 yılda 101 bin artıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2022 faaliyet raporunda, 2021 yılına göre 2022 yılında 15-17 yaş arasında çalışan çocuk sayısının 101 bin artışla 620 bine ulaştığı kaydedildi. Buna göre çalışan çocuk sayısı yıllık yaklaşık yüzde 20 arttı.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin başkentinde, yaşadığımız bu şehirde bir çocuğun çalıştığı iş yerinde feci şekilde can verdiği haberini okuduk. Kanımız dondu. Oysa ki oto tamircilerde, sanayi sitelerinde, tehlikeli işlerin tam ortasında hemen hemen her dükkanda çocuk işçiler var. Denetlemek, çalıştırana ceza yazmak isteyenin işi o kadar kolay ki. Eğitim hayatı kötü giden çocuğu okuldan alıp meslek öğrensin diye bir iş yerine veren de var. Üzerinden kolay yoldan para kazanmayı adet edinen de var. Çalışmak zorunda olan da... Her ne olursa olsun denetlenmesi en acil konuların başında geliyor. Çocuk küçük yaşta meslek öğrenmek zorunda değildir. Eğitim hayatı kötü giden çocuğu okuldan almak yerine; neden okumuyor, neden okulu sevmiyor, neden başarısız konularına odaklanıp uzmanından yardım istemek gerek. Bu çağda hala daha her geçen yıl sayısı artan çocuk işçilerden konuşmamamız gerek. Çocuklar ölmemeli hele çalışırken hiç ölmemeli. Çocuklar ölüyor, çocukların çocuklukları ölüyor.

Bugün karne günü. Çocuğunun karnesinde zayıfları var diye, çocuğunu ayarladığı bir iş yerinde yaz tatili çalışarak cezalandırmaya çalışan anne- babalar hala daha varsa geçen hafta hayatını kaybeden evladımızın haberine bir göz atsın. O zaman çocuğunun karnesindeki zayıflardan hayatının daha önemli olduğunu belki anlar.