Handan IŞIKSAL'ın 30 Temmuz 2024 tarihli yazısı: Değişen Güzellik Algısı
Günümüzde yaşlıyı genç olandan ayırmak ne derece mümkün?
Büyük kentlerin kalabalık caddelerinde dolaşırken çevremde hissettiklerim birbirinin aynısı insanlar, aynı karakterler.
Antik Yunan'dan günümüze kadar, güzellik standartları sürekli evrim geçirmiş olsa da hiçbir dönemde birbirine bu denli benzeyen yüzler, vücutlar tasarlanmadı.
Bu güzellik standartlarıyla değişen estetik anlayışı, kişilerin bireysel kimliğini de doğrudan etkiledi diyebiliyoruz.
Eski çağlarda makyaj yapma, takı takma gibi eylemlerle başlayan güzelleşme sanatı, şimdilerde var olanı süsleme olarak kalmayıp, olanı yeniden tasarlama olarak sürdürülmeye devam ediyor.
Mısır kraliçesi Kleopatra’nın güzellik sırrının belli bir oranda makyaja dayandığı söyleniyor. Gözlere çekilen sürme bile güzellik anlayışında büyük bir yere sahipti.
Günümüzde makyajla yetinmeyen binlerce kişi, gördüğü yetersizlik sonucu kendini estetik merkezlerinde buluyor. Olmak istenilen model, çoğu yerde ise aynı. Kalkık bir burun, dolgun dudaklar ve keskin yüz hatları…
Bu kalıpların dışındaki özellikle her kadın güzellik standartlarına uymadığından güzel kabul edilmiyor. Doğallık dediğimiz şeyin adı artık standartların dışındaysa çirkinlik olarak tanımlanıyor.
Birbirini model alan herkesin bir arada olması, gözlerin artık farklı olanı aramasına neden oluyor.
Gerçek güzelliğin doğal olmanın olduğunu kimse kabul etmiyor nedense.
Bu değişimde rol oynayan en büyük etkenlerden biri, sosyal medyada farklı güzellik anlayışlarının yayılmasıdır. Ancak bu güzellik standartları birçok genç üzerinde çoktan baskı yaratarak, özgüven eksikliğine neden oldu bile.