Betül Gökçe AKGÖL'ün 6 Ağustos 2024 tarihli yazısı: Düet: Bir "Havuz Problemi" Belgeseli

Senkronize yüzmede ülkemizi temsil eden iki sporcu, Defne Bakırcı ve Mısra Gündeş’in öyküsünü konu alan "Düet" belgeseli, nadir popülariteye sahip spor branşlarında potansiyel taşıyan sporculara nasıl yaklaşılması gerektiğini gözler önüne seriyor. Defne ve Mısra’nın çocukluk arkadaşlığı ve spor dünyasında elde ettikleri başarılar, ekranda harika bir uyum sergiliyor. Bu tür belgesellerde genellikle çiftler, kamera karşısında doğal halleriyle etkileyici bir performans sergilemekte zorlanabilirler, ancak bu ikili, adeta "çok rahat, çok profesyonel" bir izlenim bırakıyor. 2022 yapımı olan film, Mubi tarafından edinildi ve kataloglarına eklendi. Spor belgesellerine ilgi duyanların kaçırmaması gereken bir yapım.

Yönetmenler İdil Akkuş ve Ekin İlkbağ, Defne ve Mısra’yı uzun süre boyunca, belirli aralıklarla takip ediyor. 2016 Rio Olimpiyatları’na katılma şansını kaçıran ikili, 2020 Tokyo Olimpiyatları için sıkı bir şekilde çalışıyor. Belgesel, antrenman koşullarındaki zorlukları ve federasyonun Rusya’dan getirdiği antrenörün neden tam olarak işe yaramadığı gibi karışık detaylara değiniyor. Ancak sorunlar sadece branşla sınırlı değil; kadın sporcu olmanın getirdiği zorluklar da ikilinin peşini bırakmıyor. Örneğin, antrenman yaptıkları havuzda, yüzme dersine gelen kuran kursu öğrencilerinin rahatsızlıkları yüzünden havuzu terk etmek zorunda kalmaları gibi olaylar yaşanıyor. Bu tür durumlar belgeselin özeti olarak gösterilebilir.

Filmin samimiyeti ve yönetmenlerin konuyu kavrayışları, geçmişte bu sporu yapmış olmalarından kaynaklanıyor. Bu kişisel bağlantı, filme büyük katkı sağlıyor ve karakterlerin yaşadığı zorlukları daha etkili bir şekilde hissettirmelerine yardımcı oluyor. Filmin ana odağı 2020 Olimpiyat elemeleri, ancak pandemi süreciyle birlikte anlatı vlog tarzına dönüşüyor. Arka planda politik bir tema da bulunuyor, ancak federasyon konusunun daha derinlemesine işlenmesini beklerdim. Belgeselciliğin en güçlü yönlerinden biri, yaratıcıların hikayelerdeki sorunları ele alış şeklidir. Her ne kadar bazı noktalar daha derinlemesine ele alınabilse de, genel olarak film yeterli ve dengeli bir şekilde sunulmuş.

Son olarak, devletin bu spor branşlarına yeterince destek vermemesi, oldukça düşündürücü bir durum. Bazı alanlara bütçe ayrılırken, bu branşlardaki sporculara temel ihtiyaçların bile sağlanmaması can sıkıcı bir durum oluşturuyor. Defne ve Mısra'nın yeterli imkanlarla çalışabilmesi halinde, belgeseli olimpiyatlara giden ilk Türk sporcuların hikayesi olarak izleyebilirdik. Sporcuların ve yönetmenlerin, tüm zorluklara rağmen ortaya koydukları özverili çalışmalar için teşekkür etmek gerek. Bu belgesel, her türlü koşulda etkileyici ve özgün bir iş ortaya koymanın bir örneğini sunuyor.