Furkan ERKAN’ın 26 Aralık 2023 tarihli yazısı: Ekrandaki Kadınlar

Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim 2023 televizyon ekranları açısından kadınların yılı oldu.

Genel anlamda 2023 yılı depremlerin, savaşların, siyasi gerginliklerin ve ekonomik bir bunalımın pençesinde geçti.

Kendi hayatlarımız açısından bazı değişimler pekala bu senenin kazanımları olabilir ama moral açısından maalesef iyi bir yıl olduğunu söyleyemeyeceğim.

Buna rağmen bir şekilde kafamızı dağıtmak için sığındığımız televizyon ekranında, spor müsabakaları ve dizilerde kadınları gördük.

En başta tabii ki Filenin Sultanları, başarılarını (onların anılmak istediği şekilde Atatürk’ün Kızları) kendi ülkemizden uluslararası kulvara taşıdılar. Avrupa’da gösterdikleri başarılarla, kaldırdıkları kupalarla ve elde ettikleri şampiyonluklarla A Milli Kadın Voleybol Takımı’mız her seferinde göğsümüzü daha da kabarttı.

Özellikle Cumhuriyet’in 100. yılı şerefine gerçekten de hem bu cumhuriyet hem kız çocukları hem de Atatürk adına unutulmaz bir armağan bıraktılar. Ebrar Karakurt, Hande Baladin, Gizem Örge ve tabii ki Melissa Vargas gibi idol ve sembol olacak isimleri de bu başarılar sayesinde sıkça duyduk ve tanıdık.

İyi ki de öyle oldu.

Üstelik voleybolun yanı sıra yüzme, güreş, boks ve muaythai gibi sporlarda da kadınlar başarılarıyla bizi gururlandırmaya devam ettiler.

Bir de işin televizyon dizileri var tabii ki. Son birkaç senedir ulusal kanallarda yayınlanan ve süreleri 2,5 saati aşan yerli dizilerimizde farklı tema ve senaryolara yönelme eğilimi vardı zaten.

Fakat bu sene söz konusu eğilim kadınlara ve onların hikayelerine kaydı.

Birkaç sene öncesine kadar ekranlarda erkeklerin başı çektiği mafya, töre ve dönem dizilerinde kadınların yan rollere hapsolmuş edilgenlikleri her seferinde karşımıza çıkıyordu. Sesi kesilen, şiddet gören, kendisine hakaret edilirken bir yandan da bağırıp çağrılan, ne derse onu yapan, tatlar kaçmasın diye alttan alan kısacası neredeyse kimliği olmayan kadınları gördük bu dizilerde.

Ama bu sene özellikle Kızılcık Şerbeti’nin yayınlanmasının etkisiyle etken kadın hikayeleri ve onların farklı alanlardaki mücadeleleri daha çok işlenmeye başladı.

Kızılcık Şerbeti’nin yanında başta çok tepki görse de yeni sezonda bazı yönleriyle takdiri hak eden Yalı Çapkını, Yargı, Ömer ve şu aralar gündemde olan ama tepkileri de sert bir şekilde kendine çekmiş Kızıl Goncalar bu meseleleri işleyen dizilerden bazıları.

Bu dizilerin bazılarında kadınlar, erkekler tarafından gördükleri şiddet ve baskıya baş kaldırdı (Kızılcık Şerbeti, Yalı Çapkını), bazılarında haksızlığa karşı mücadele verirken adaleti sağlamak için fedakarlıklar yaptı (Yargı) bazılarında da hemcinsleriyle olan fikir, yaşam tarzı ve inanç ayrılıkları onların birbirleriyle çatışmasına sebep oldu. Ama öte yandan bu ayrılıklara rağmen birbirleriyle olan dayanışmalarını da izledik. (Kızılcık Şerbeti , Ömer)

Üstelik bahsi geçen dizileri en kıymetli yapan unsur, bu kadınların hepimiz ya da hepimizin etrafındaki insanlar kadar nefes alan, yaşayan sahici karakterler olmasıydı.

Bir de fark ettiniz mi?

Bu dizileri kendi aramızda konuştuğumuzda ya da sosyal medyada gündem olduğunda yine dizideki erkeklerden çok bu kadın karakterlerin isimleri daha sık anılır oldu. Nursema, Pembe, Alev, Kıvılcım, Doğa, Nilay, Nisa, Şükran, Gamze, Seyran, Suna, Esma, Ceylin ve diğerleri…

İtiraf edeyim bazılarını çok da sevdiğim söylenemez ama yine de bu kadınlarla ve onların hikayeleriyle tanışmaktan, kurgu da olsa (kendi hayatımızla örtüşen) dertlerini dert edinmekten memnunum.

Umarım 2023’de televizyon ekranında spordaki müsabakalar ve televizyon dizilerindeki bu tür tema ve hikayeler, daha fazla kadının başarılarını görmemize, kadınlara uygulanan şiddet ve baskının azalarak yok olmasına, kız çocuklarına örnek alacakları bu karakter ve figürler sayesinde umutlu ve güçlü bir karakter özelliği aşılamasına sebep olur.